İstanbul artık insanları nasıl bıktırıp nasıl yorduysa, Çeşme- Alaçatı nüfusu giderek artıyor da artıyor.
O öğütücü şehirden kaçan kaçana...
Bunların içinde "Yok artık, onlar da mı?" diyeceğiniz, en azından benim öyle dediğim isimler de bulunuyor.
İşleri güçleri dolayısıyla İstanbul'dan uzaklaşamaz diye düşündüklerim mesela...
Ama burası öyle bir lokasyon ki; havaalanına ulaşım pıt diye, İstanbul'a ulaşım pat diye...
İDEAL BİR KASABA
Özellikle masa başı işi yapmayanlar, sanat-moda sektörüyle haşır neşir olanlar için 'iş olduğunda' gidip-gelinesi ideal bir kasaba.
Üstelik gerçek bir kasaba...
Temmuz-Ağustos ayları hariç, çoluk çocuk huzur içinde güle oynaya yaşanacak yer.
Böyle söylüyorum da, bir yandan da nazar değecek diye korkuyorum.
Bu doku bozulacak ve Çeşme- Alaçatı, Bodrum'a dönecek diye...
Ama yok yok, o değişim burada yaşanmaz. (Umarım.)
BOL ŞENLİKLİ FESTİVAL
En azından yaşanmasın diye bir avuç insan elinden geleni yapıyor; başarılı da olunuyor.
Hafta sonu 4. Alaçatı Ot Festivali yine çok renkli, bol şenlikliydi mesela.
Burada yaşayanların, işletme sahiplerinin, misafirlerin, kısacası herkesin gerçekten heyecanla iştirak ettiği, mütevazı ama hakkını veren bir festival oluyor bu.
Emeği geçenlere tek tek sarılıp 'Çok kral insanlarsınız yahu!' demek istiyorum.
Var olsunlar.