Onların sevgilileri varsa bizim de sonsuz dayanışmamız var. Onların yanar döner pastaları, çiftlerden oluşan grupları, mum ışığında havalı yemekleri varsa bizim de sakızlı votkamız, bitmeyen eğlencemiz var. Efendim cumartesi gecesi Alaçatı'dayız... Yasemin'le yemekten sonra Alaçatı'daki Mi Casa'ya bir şeyler içmeye gittik.

KANIMIZ DONDU VALLAHİ
Barda oturuyoruz, önümüzde iki masa var. İki masa deyip geçmeyin; iki kadın, iki doğum günü ve iki farklı dünyadan bahsediyorum. Bir masada iki genç kadın, diğer uzun masada sevgilisinin boynuna sarılmış bir kadın ve kalabalık arkadaş grupları... Aynı anda iki masaya mumları yanan iki doğum günü pastası geldi. Tabii sevgilisi olan kıza kocaman bir pasta, üzerinde fırıldaklar, maytaplar, paaat! Yanında şampanyalar falan... Sevgilisi olmayan, kız arkadaşıyla baş başa kutlayan kıza da fındık kadar bir tatlı, üzerine bir tanecik de mum. Yasemin'le o anda göz göze geldik ve ayağa kalkıp iki kızın masasına gittik. Bu kardeşimizi göz göre göre ezdirmeyecektik. Gelsin alkışlar şenlikler, içkiler. Kanımıza dokundu vallahi! Bu ne adalet! Kız arkadaşıyla doğum gününü kutlayan kızımız pek sevindi. Sonra onlar bize tatlı, biz onlara sakız likörleri gönderdik. Her kadeh kaldırışımızda biliyorduk; bekar kız kardeşliği denen bir şey var ve bu çok özel bir şey. Dil, din, ülke, rütbe fark etmez. Çok konuşmak gerekmez. Bekar kızlar, bekar kızları gözünden tanır ve anlar! Ve bekar kızlar bilir; hangi erkek, hangi koca gelirse gelsin bütün kızlar en sonunda kız arkadaşlarına kalacaktır. Anladınız siz beni... Havalı pastalarınızı yemezler yani.