Yazıyla; bir milyon yüz otuz sekiz bin yedi yüz seksen beş.
Vay be! Üç kere oley!
Yaşadığımız bir milyon yüz otuz sekiz bin yedi yüz seksen beş kere mutluluk, sevinç, coşku.
Tarih: 22 Şubat 2010.
İç-Gece.
Müzisyen arkadaşım Mert Ekren'le stüdyoda oturuyoruz. Kıpır kıpırız. Belli ki şarkımız geldi.
Evet evet! Şarkın gelir.
O bir anda gelen bir şeydir.
Kaba tabirle çiş gibi...
NE OLDUĞUNU ANLAMADIM
İçinde kelimeler, melodiler uçuşur. Dünya durur. Midende kelebekler dört döner falan...
Acayip bir histir, kaşıntıdır.
Başka hiçbir şeye benzemez.
Yani benim için öyledir. "Aşkla senin arana ne girdi ne dersin?" çıkıverdi ağzımdan, o anda. Sonrası çorap söküğü.
Zaten ilk cümleye bakar yazı da, şarkı da.
Ben sözleri yazdım, Mert'le besteledik oracıkta 'Kalamam Arkadaş'ı.
Ertesi gün arkadaşım Murat Boz Almanya'dan geldi, her geldiğinde yemek yeriz. Ben yemeğin ilerleyen saatlerinde kendimi tutamayıp masada şarkıyı söyledim tabii. Bir gün çenemi tuttuğum, bir şeyi de kendime sakladığım görülmemiştir! Şarkıyı duyar duymaz Murat'ın gözleri açıldı; "Bana ver, bana ver" dedi. Bir anda ne olduğumu anlamadan şarkı Murat'ın oldu. Valla pek de yakışıklı oldu. Yakıştı! ÇOK
HEYECANLIYIM!
Ve şimdi 'Kalamam Arkadaş' hepimize sürpriz oldu.
9 Mayıs'tan beri sadece youtube'da 1.138.785 kere tıklandı.
Bu öyle böyle değil büyük başarı. Üstelik klipsiz.
Bu öyle böyle değil, büyük mutluluk. Yalanım yok, tarifsiz.
Gelelim yazının finaline...
Murat Boz bu Pazar, yani 24 Temmuz'da Turkcell Kuruçeşme Arena'da konser verecek.
Haftalardır çalışıyor, büyük sürprizler peşinde. Eh yeri gelmişken söyleyeyim, sürprizlerden biri de 'Kalamam Arkadaş'la ben. Bu konser için Bodrum'u bırakıp İstanbul'a koştum.
Haberiniz olsun mu?
E oldu bile!
Offf çok heyecanlıyım çok.