Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AYŞE ÖZYILMAZEL

'Kelebeğin Rüyası'

Her şeyin bir arada olduğu bir sabah.
Garip mi? Değil, galiba hayat böyle.
Uzun zamandır merakla beklediğim Yılmaz Erdoğan'ın son filmi 'Kelebeğin Rüyası'nın fragmanı sanal ortama düştü bugün (yani dün). "Kötü yola düştü" tadında bir cümle oldu ama ne yapalım tabir böyle.
Hemen tıkladım kelebeginruyasifilm. com linkini.

BU NASIL BİR FİLM?
Önce anlayamadım; Kıvanç Tatlıtuğ var, Belçim Bilgin var, Mert Fırat var, Yılmaz Erdoğan var...
Hepsi var da bu nasıl bir Türk filmi?
Bu nasıl bir sinematografi, bu nasıl bir çekim, o renkler ne, o anlatım neyin nesi... 'Tüylerim diken diken oldu' derler ya, işte o hesap.
Tekrar tekrar izledim tabii ki.
Baktım, izledikçe sırıtıyorum kendi kendime. "Hadi canım", "Yok canım", "Şaka mı?" diye diye.
Sonra "Niçin şaşırıyorsun ki?" dedim. Bu filmin geleceği belliydi. Yılmaz Erdoğan'ı birazcık tanıyan, birazcık onu izleyen, takip eden, onunla vakit geçiren biri; bu işe nasıl şaşırır ki!
O zaten bunu ve daha fazlasını yapacaktı.
Öyle işine aşık, öyle işinde yaşayan, yazdığını hisseden, yaptığının güzelliğini fark edemeyecek kadar anda kaybolan biri o.
Her zaman 'bilmediğimiz gibi' biri. Sürekli yenilenen, değişen, sessiz sedasız bir basamak daha yukarı çıkmayı becerebilen, durup bakan, baktı mı dibini görebilen biri.
Su gibi.
Daima yolunu bulan, temizleyen, temizlenen...
Ondan öğrenecek çok şey var. 'Kelebeğin Rüyası'na da bir aydan fazla var.
22 Şubat'ta Türk sineması bir daha eskisi gibi olmayacak diyebiliriz.
Şu fragman için bile Yılmaz Erdoğan'a teşekkür ederiz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA