Cuma akşamı bir haber kanalında yazar-psikiyatrist Cem Mumcu'nun konuşmasına denk geldik ve takılıp kaldık. Biz kim?
Ben ve kızlar.
Konu 'aşk' olunca ve Cem Mumcu konuşunca takılmamamız söz konusu değildi tabii ki.
Söylediği birçok şeyin yanında Mumcu'nun şu cümlesine takıldım, uzun uzun düşündüm: "Sevişmek için çok çabuk soyunuveriyoruz ama aşık olmaya, sevmeye asla soyunmuyoruz."
BENLİĞİMİZ KAPALI
Öyle ya, sevişmek kolay değil mi? Beğenip, koklaşıp, iki dakikada soyunup sevişiyorlar. Garip bir şekilde kolay geliyor yani. Ve fakat konu karşımızdakini olduğu gibi, her şeyiyle, can sıkıntısı, heyecanı, üzüntüsü, eksikleri, neşesi, kaygılarıyla sevmeye gelince, tam anlamıyla aşık olmaya gelince ceketimizin düğmesi boğazımıza kadar ilikli.
Açmak istemiyoruz kendimizi. Soyamıyoruz asıl benliğimizi. 'Beni tanısaydın gerçekten sever miydin?' endişesi.
Bir de şöyle dedi Cem Mumcu: "Kendimizi bedenimizden ibaret zannediyoruz..."
Doğru dedi, acı dedi değil mi?