Türkiye'nin en iyi haber sitesi
AYŞE ÖZYILMAZEL

Benim filmim ‘Lion’

'La La Land', bir müzikalsever olarak beni mest etti mi? Hem de nasıl!
'Fences', Danzel Washington'ın olağanüstü oyunculuğuyla alkışlattı mı? Yüzde 100.
'Hidden Figures'; temposu, oyuncu kadrosu ve kadınların gücü adına izlerken büyüledi mi? Elbette.
'Moonlight'ı unutmak mümkün mü? Asla! Nefis bir film.
Ama 'Lion'... Ah o 'Lion'... Geldi, yüreğimin ortasına oturdu.
5 yaşındaki Hintli çocuk (ama ne çocuk) 'Saroo', tren garında abisinin gelmesini beklerken uyuyakalır. Evini bulmaya çalışırken yanlış trene biner ve kaybolur. 'Saroo' daha filmin ilk sahnesinden seyirciyi darmaduman eden, bağlayan, kalbini çalan bir çocuk. Sunny Pawar'ın oyunculuğuna tüm Oscarlar gitsin.
Başına bir sürü olay gelen 'Saroo'yu, Avustralyalı bir çift (Nicole Kidman-David Wenham) evlat edinir. Ve 25 yıl sonra ailesini aramaya başlar 'Saroo'. Gerisi filmde...
Bambaşka şeyler var bu gerçek hayattan uyarlanmış harika filmde. Sınır, kültür, renk tanımayan katıksız sevgi var. Üstelik dramayı, acıyı gözümüze gözümüze sokmadan. İnsanlık var, gerçekler var, mucizeler var. İzlerken kendinize sorduğunuz onlarca soru var.
Bu yazıyı okuduğunuzda Oscar heykelcikleri dağıtılmış olacak ama söylemeden geçemeyeceğim; 'Lion' benim için yılın filmidir. Özeldir, naiftir, meselesi derindir, izlenmesi gerekir.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA