Moldovalı, iki çocuk annesi, 36 yaşındaki E.G., bir terzinin yanında, ayda 100 dolara çalışıyordu... Bir kız arkadaşı Türkiye'de ev temizleyerek ayda 2 bin dolar kazanacağını söyledi. 2 bin dolar E.G.'nin rüyasında bile göremeyeceği bir paraydı, teklifi kabul etti. Uçak, pasaport vs. tüm masrafları karşılandı ve E.G. önce Antalya'ya, oradan da bir saat mesafedeki bir köye götürüldü. Sonrasını E.G.'den dinleyelim: "Bizi karşılayan kişi hemen pasaportumu aldı. Burada fuhuş yapacağımı, onların belirleyeceği erkeklerle yatağa gireceğimi söyledi. Asla kabul etmeyeceğimi ve geri dönmek istediğimi söylediğimde başıma silah dayadılar, dövdüler. Müşteriler köydeki eve geliyordu. Gece-gündüz erkeklerle birlikte oluyordum."
157'Yİ ARAYIN
Habertürk'ten Eray Erollu'nun hazırladığı 'Fuhuşta Kaybolan Hayatlar' yazı dizisinden, yaşanmış bir olayı paylaştım sizlerle... (Erollu müthiş bir yazısı dizi hazırlamış, kutluyorum kendisini...) Evet, E.G. sonunda kurtuldu, 157 no'lu telefonu arayarak... 2007 yılında Hürriyet'te yayınlanan bir yazımda "Genelde çocuk bakıcısı olma vaadiyle kandırılıp Türkiye'ye getirilen binlerce yabancı uyruklu kadın, pasaportlarına el konulduktan sonra fuhuş yapmaya zorlanıyor. Fuhuş yapmayı reddedenler ise işkenceden geçiriliyor. Tahmin edeceğiniz gibi, bu insanların kendi başlarına bu çetelerin ellerinden kurtulmaları neredeyse imkansız" diye mış ve bu talihsiz kadınlarla müşteri olarak tanışan insanlardan 157 numaralı telefonu arayarak ihbarda bulunmalarını istemiştim. Bu zavallı kadınların hâlâ en büyük kurtuluş şansları 157 numaralı telefon... 157 no'lu telefonun en büyük rakibi ise Türk insanının kafasına kazınan 'Nataşa' imajı... Çoğu insan fuhuşa zorlanan kadınların isteyerek bu işi yaptıklarını düşünüyor. Mutlaka siz de çevrenizden şöyle bir laf işitmişsinizdir: "Oğlum bunlar memleketlerinde aç, buraya gelip zengin oluyorlar." Hani bazen fuhuş operasyonlarında ünlülerin isimleri geçiyor ya... Aslında onlar bile bu trajediye ortak oluyorlar! Hemen alttaki yazıya geçin, radikal bir çözüm önerim olacak.
