Inter'li Samuel Eto'o'nun önceki gün bir İtalyan kadın polise yalvarırken çekilmiş fotoğrafını görünce aklıma hemen Fenerbahçeli Diego Lugano'nun alkol kontrolüne direndiği anlar geldi... Bu iki fotoğraf arasındaki fark basit ama çok şey ifade ediyor... Yılda 21 milyon dolar kazanan Eto'o'nun park cezasını ödememek için yalvarması trajikomik bir hadise. Bu fotoğrafta asıl önemli olan ise kadın polisin yasaları uygulama konusunda ödün vermeyen tavrı ve kendinden emin duruşu. Dünyanın belki de en iyi üç golcüsünden biri olan Eto'o, kadın polis karşısında adeta ezilmiş! Hadi bir de Lugano'nun Beşiktaş'ta polisin alkolmetresini üflememek için sahnelediği oyunu hatırlayalım. Lugano, polisin tüm uyarılarına rağmen tercümanı gelene kadar alkolmetreye üflemeyeceğini söyledi. Hatıra fotoğrafı çektirdi, yarım ekmek kokoreci mideye indirdi, üstüne bir de çay içti.

LUGANO'NUN ŞOVU
Kimse de çıkıp "Kardeşim alkolmetreye tercüman mı üfleyecek, niye uzatıyorsun?" demedi. Yanlış hatırlamıyorsam medyada eleştiren de olmadı! Lugano belki de o gece yeşil sahalarda olduğu gibi uyanık geçiniyordu, alkolün etkisi geçene kadar zaman kazanıyordu. Bir İtalyan polise, bir de bizimkilere bakın... Bizimkiler sanki uzaydan henüz yeni ışınlanmış bir canlıya bakar gibiler, özellikle en sağdaki acayip tedirgin. Aslında polisimiz son dönemde ünlülere ödün vermemeye başladı. "Kanunlar önünde herkes eşittir" mesajı vermeye çalışıyorlar ama hâlâ eksik giden bir şeyler var. Tercümanı beklemek, Lugano'nun şovuna seyirci kalmak büyük hataydı. Bu noktada asıl eleştirilmesi gerekenler ise yabancı futbolcuları şımartanlar, kulüp başkanı oldukları için her türlü imtiyaza sahip olduklarını inananlar ve bu zihniyeti futbolcularına da aşılayanlar...