Dört İngiliz turist, Malatya'daki Soykan Parkı'nda şarkı söyleyip para topluyor... Hippi gençlerin eğlenceli müziğine kısa sürede ilgi artıyor, etraflarında küçük bir kalabalık çemberi oluşuyor...
Ve derken, kahraman Türk zabıtası kalabalığı yarıp "Hadi kardeşim, toplayın eşyalarınızı" diyor.
Gençler bir anlam veremiyor bu olaya. İçlerinden biri "Do you know why not?" diyor.
Zabıtalardan biri "İngilizce bilen var mı?" diye kalabalığa sesleniyor, kimse çıkmıyor.

KALABALIK OLMAYIN!
Bilen çıksa ne yazar ki? Durumu nasıl izah edeceksin? Zabıtalardan bir diğeri hem el kol hareketleriyle gidin diyor, hem de yasağın gerekçesini açıklıyor: "Kalabalık olmayın!"
Bu ülkede neden Avrupa'daki gibi büyük meydanlar yok, hiç düşündünüz mü? Kalabalık olmayalım diye...
İş yerinde, okulda, sokakta hiç fark etmez. Birkaç kişi bir araya geldiğinde, hemen biri çıkar "Ne oluyor lan niye toplandınız?" der ya da bakışlarıyla aynı imada bulunur.
Gerekçe yine aynıdır; kalabalık olmayın!
Tarih boyunca bu ülkede en masumane protesto gösterisi bile neden her defasında karşısında polisi bulur? Çünkü otorite kalabalıktan korkar.
Sağcısı solcusu, Kemalist'i, muhafazakârı hiç fark etmez, her iktidar kalabalıktan korkar.
Kalabalık korkusu öyle bir işlemiştir ki genlerimize; herkes durumdan vazife çıkarır, amaçları sadece müzik çalan dört turistin karşısına dikilir...
Elin oğlu anlamaz, sorar: "Do you know why not?"
Ah be kardeşim nasıl anlatsak ki sana asıl dertlerini? Amaç; en küçük bir isyan kıvılcımını bile engellemektir. Korkup sinip, bir köşeye çekilmenizi isterler. Neyse ki, insanlık onuru, inadına toplanıyor her türlü haksızlığın karşısında...
Peki, ne olacak bu zabıtanın genlerine yapışmış kalabalık korkusunun ve ego şovunun sonunda?
O dört İngiliz 'Türkiye' denince akıllarına gelen ilk saçmalığı anlatacaklar. "Türkiye'de sokakta müzik yapmak yasak" diyecekler. Onları dinleyenler de anlam veremeyecek; "Do you know why not?" diyecekler Not: Söz konusu olayın görüntüsünü izlemek isteyenler Google'a 'Malatya'da hippi olmak' yazsın.