Vedat Milor'un Ege'deki bir çiftlikte gezinirken kucağına aldığı kuzu için "Bu kuzu yaşayacak değil mi?" diye sorduğu an müthişti.
Keşke fonda pastoral tınılarda bir de müzik olsaydı ve Milor önce kuzuyla çimenlerde yuvarlanıp sonra da onu afiyetle yeseydi!
Herhalde o an gurme programcılığının en gerçekçi anı olurdu!
Milor'un çelişkisi şu; kuzunun canlısını sevimli buluyor hatta verseniz eve götürüp besler.
Ancak kuzunun ölüsünü de 'Tazmanya canavarı' gibi anında mideye götürüyor.
NTV'deki programı boyunca acaba Milor kaç sevimli kuzuyu mideye indirdi?
Herhalde her hafta kuzuyla yapılmış bir yemek yiyor. Yerken de kuzu etine öyle övgüler düzüyor ki, fark etmeden Türkiye'deki hayvancılık sektörüne büyük darbe indiriyor aslında. Ülkemizde kuzuların büyümeden kesilmesi zaten büyük sorun.
Bir de Milor, milyonların önünde yediği her etli yemeğin ardından "Bu yemeğin kuzu etinden yapılanı daha leziz olur" deyince koyun neslini cidden tehdit ediyor.

KUZU BIRAKMADI!
Çünkü Milor'un anlatım dili etkileyici ve onu izleyen herkes eminim "Yarın bir kuzu tandır yiyeyim" diyordur. NTV'nin bu hafta 'Vedat Milor Yeşil Mönü' programını başlatması da rastlantı değil bence.
Herhalde NTV'ciler Milor'a "Abi yiye yiye memlekette kuzu bırakmadın" demek yerine, daha kibar bir yol tercih edip yeni bir programa başlattılar!
Yoksa Kurban Bayramı'nda kesilecek koyun kalmayacak, yurt dışından ithal edeceğiz.