"Gecenin karanlığında seyrediyoruz... Dedikleri gibi; Ege Denizi şarap koyuluğunda... Gün doğacak ve ben manevi olarak çok önemli bir yerde olacağım."
"Gelibolu yarımadasının üzerinde güneş doğarken..." (Nefis bir manzara fotoğrafına düşülen not)
"1915'te olsak; son bir saattir Türk silahlarının seslerini duyardık. Lest we forget (Unutmayalım diye)"
"Türk sahilleri çok güzel." Hollywood'un en önemli oyuncularından Russell Crowe'un, tekneyle geldiği Çanakkale ile ilgili Twitter'dan yazdığı yorumları okudunuz. Sosyal medyada, gazetelerin internet sayfalarındaki okuyucu yorumlarında ise Crowe ile ilgili şu görüşler hakimdi:

ANGLOSAKSON BİLİNÇ ALTI
"Tatilini yap, çek git be adam! Ne karıştırıyorsun tank sesini, top sesini."
"Senin atalarının o topraklarda ne işi vardı; istila için oraya gelen top sesi de duyar, tüfek sesi de... Bir de utanmadan söylenmiş."
"Anglosakson bilinç altı su yüzüne çıkmış. 1915 tokadı halen kulaklarında çınlıyor."
"Ataların da, sadece senin gibi yüzmeye gelseydi; onlar da silah seslerini duymadan yüzebilirdi. Ne kadar da pişkin pişkin söylüyorlar."
"Unutmayalım diye' demiş... İyi demiş; bence de unutmasınlar... Niyeti bozdukları an yine aynı sesleri duyarlar... Biz de bunların nasıl Avustralyalı olduğunu unutmayalım."

SOSYAL MEDYA FAŞİZMİ
Bu nasıl bir milliyetçiliktir? Bu nasıl bir yabancı düşmanlığıdır?
"Lest we forget" (Unutmayalım diye) cümlesinden mi çıkardınız bu nefret söylemini.
Crowe büyük ihtimalle; Çanakkale Savaşı'nda yaşanan trajediyi, atalarının yaşadığı dramı hatırlatıyor. Ne var bunda?
Her sene binlerce Avustralyalı ve Yeni Zelandalı; Gelibolu'ya gelip anma töreni düzenlemiyor mu? Avustralyalılar hep "Bizi İngilizler kullandı, ne işimiz vardı burada?" demiyorlar mı?
Biz filmini çekmesini hâlâ beceremedik ama Çanakkale Savaşı'nı en iyi anlatan film olan 'Gelibolu'; yaşanan insanlık dramına yoğunlaşmıyor mu?
Milyonların takip ettiği Crowe, Twitter'dan Türkiye'nin güzelliklerine dikkat çekiyor, reklamını yapıyor; bizim yaptığımıza bak!
Bunun adı sosyal medya faşizmidir!