Bizim gazetenin önünde yaşayan bir kedi vardı, adı Kınalı...
Ne zaman binanın dışına sigara içmeye çıksam; onu izler, yazı yazma stresinden kurtulurdum. Ve hep aklıma Charles Bukowski'nin şu sözleri gelirdi: 'Etrafta birkaç kedi olması iyidir. Kendini kötü hissediyorsan, kedilere bakman yeter. Daha iyi hissetmeye başlarsın çünkü kediler her şeyin olması gerektiği gibi olduğunu bilirler. Bunda heyecanlanacak bir şey yok. Bilirler işte... Hayat kurtarırlar.'
Kınalı'nın çok seveni vardı; gazeteci arkadaşlar yemini, suyunu eksik etmezdi. Kınalı, insanların kalbini çalardı, bizim gazetenin mutluluk ve huzur kaynağıydı ama artık yok. "Birisi çok sevdi, götürdü" diyorlar, inşallah öyledir.
Umarım Kınalı, insanların olduğu bir yerdedir şu anda. Çünkü o, insanların arasında başının çaresine bakar.

1.5 YILDIR BEKLİYOR!
Tabi Kınalı'nın karşısına çıkacak insanlar da önemli. Bazen öyle caniler çıkıyor ki, insanlığınızdan utanıyorsunuz.
Osmaniye'de yedi aylık bir kedi, ön bacakları kesilip ölüme terk edilmiş. Bir veteriner kediyi tedavi etmiş ve ayak vazifesi görsün diye altına oyuncak araba bağlamış. Bir insan yavru bir kedinin bacaklarını, nasıl canlı canlı kesebilir? Nasıl bir ruh halidir bu? Keserken hiç mi o yavrunun gözlerine bakmadın be cani!
Hayvanları öldürenler ve işkence edenler, hâlâ Kabahatlar Kanunu'na göre yargılanıyor ve küçük bir para cezasıyla kurtuluyorlar. Hayvanları Koruma Kanunu'nun değişeceği, hayvanları öldürenlerin Türk Ceza Kanunu'na göre üç yıla kadar hapis cezasıyla yargılanacağı söyleniyor. Meclis Çevre Komisyonu'nda 1.5 yıldır bekletilen yeni Hayvanları Koruma Kanunu tekrar gündeme geldi, toplantı yapıldı ama sonrasında bir ses çıkmadı.
Bize yakışmıyor bu yasa... Siyasi partiler hayvanseverleri neden kaale almıyor, neden yasayı çıkarmıyorlar, enteresan! Halbuki büyük bir hayvansever kitle var ülkemizde. Bütün partiler birleşin ve şu yasayı çıkartın artık...
"Bir milletin büyüklüğü ve ahlaki gelişimi, hayvanlarına nasıl davrandığıyla anlaşılabilir." - Mahatma Gandhi