Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEVLÜT TEZEL

Ya anne konuşmasaydı?

Gündem 'karne hediyesi et' olunca aklıma geldi: İlkokul dörde gidiyordum karnem iyi gelince rahmetli babam hediye olarak çikita (Chiquita) muz almıştı.
1984 yılında Turgut Özal'ın başbakanlığı döneminde ithalatın serbest bırakılmasıyla ilk kez Türkiye'ye çikita muz ithali gerçekleşmişti.
Kardeşimle acayip sevinmiştik. Çünkü çikita muzu yabancı filmlerde görüyorduk. Yerli muza göre kocamandı. Çocukluk işte gerçekten sevinmiştik. Çocukluğu 80'lerde geçenlerin mutlaka buna benzer anısı vardır.
Geçen yaz oğluma oyun bilgisayarı alırken, "Bizim zamanımızda karne hediyesi muzdu" deyince. "Nasıl yani muz mu?" dedi, anlamadı.
Özal ve sonrasında Türkiye'de çok şey değişti. Eskiden lüks, pahalı kabul edilen ürünlere şimdi daha kolay erişiyoruz. Ya da lüks ve pahalı olanın ucuz alternatifi var artık.
Elbette hayat dar gelirliler için her devirde zor.
Günümüze dönelim... HaberTürk TV muhabirinin, İstanbul'da bir kasapta alışveriş yapan anne ve oğluyla yaptığı röportaj "Annem bana karne hediyesi et aldı" diye servis edildi.



Türkiye bu haberi konuştu. Sosyal medyada "Karne hediyesi olarak et alınıyor artık" dendi. Bu haber üzerinden bazıları hükümeti eleştirdi.
Elbette evine et alamayan dar gelirli vatandaşlarımız var. Kasabın çocuğa uzattığı pirzolanın fiyatı uçtu!
Pandemi sonrası ekonomik krizle ortaya çıkan hayat pahalılığı Türkiye gibi birçok ülkede sorun.
'Karne' haberinin habercilik ilkeleri acısından sorunlu olduğunu A Haber, anne Günay Güney'i bulup, konuşunca öğrendik.
Anne Güney, "Durumumuz iyi. Bizi seçim malzemesi yaptılar. Çocuğumun üzerinden rant elde ettiler. Çocuğumun hiçbir şeye ihtiyacı yok" dedi.
Lakin sosyal medya ahalisi habere de, anneye de inanmadı! "Baskı yapıp anneyi konuşturdular" diyenler oldu.



TELKİNDE BULUNUYOR
A Haber başarılı bir fikri takip yaptığı için suçlandı, iyi mi?
Anne konuşuncaya kadar ne HaberTürk yönetimi, ne de muhabirden ses çıkmadı. Tartışma büyünce röportajın ham kayıtları yayınlandı.
Ve muhabirin çocuğa birkaç kez "Annem bana karne hediyesi et aldı"demesi için telkinde bulunduğu ortaya çıktı.
Ham görüntülerde muhabirin haberi kafasında kurguladığı, 'flaş söz' almak için çocuğu yönlendirdiği net bir şekilde görülüyor.
Belki de muhabir klasik bir karne hediyesi haberi yapacağını düşünüyordu. Ama sosyal medya haberi patlattı. Çünkü muhalefete güzel malzeme çıkmıştı.
Ya da muhabir sansasyonel bir hayat pahalılığı haberi peşinde koşuyordu ve küçük çocuğu buna alet etti. Çok gri bir nokta! Muhabirin gerçekte ne düşündüğünü bilemeyiz.
Sonuçta HaberTürk de muhabirinin meslek ilkelerine aykırı hareket ettiğini kabul etti. Ve muhabir işten çıkarıldı.
Peki, bu olayda haberin ham görüntülerini izleyip onay verenlerin hatası yok mu?
A Haber, anneyi bulup konuşmasaydı, herkes 'yanıltıcı' habere inanacaktı.

***

EN ÇOK ABARTILAN FİLMLER
Sosyal medya platformu Reddit'te sekiz ay önce başlatılan bir forumda tüm zamanların 'en çok abartılan filmleri' tartışıldı.
Konuya şimdiye kadar 16 binden fazla yorum yapıldı. Ve beş film öne çıktı.
James Cameron'ın yönettiği 'Avatar' (2009) en çok abartılan filmlerde başı çekiyor. Foruma katılanlar, tüm zamanların en çok hasılat getiren yapımının olay örgüsünü klişe ve filmi genelde sıkıcı bulmuşlar. Elbette kötü bir film değil ama görsel efektleri çıkarsanız film vasat bile kalabilir!



Aşk filmi denince akla ilk gelen yapımlardan biri olan 'Not Defteri' (2001) için "Aşk diye adlandırılan durum başarısızlığa mahkûm toksik bir ilişki" olduğunu söyleyen kişiyi alnından öpüyorum. Çok iyi tespit. Filmde, nişanlısı olduğu halde eski sevgilisiyle sevişen bir kadın gerçek dışı bir şekilde çok fazla dramatize edilmişti. İzleyici ağlasın diye eldeki bütün klişeler kullanılmıştı.



'Titanik'i de listeye ekleyenleri kutluyorum. Sinema tarihinin en büyük mantık hatasını neden görmezden geliyoruz? Evet, Jack de suyun üstündeki kapıya sığabilirdi ve film mutlu sonla biterdi. Sinemada romantizm hiç bu kadar abartılı kullanılmamıştı: Üç saat 14 dakika!
Julia Roberts ve Richard Gere'in başrollerini paylaştığı 'Özel Bir Kadın' (1990) da listeye girmiş. Bence girmemeliydi! Seks işçisi ile zengin işadamının aşkı döneme göre sıra dışı bir öyküydü. Ve film fazlasıyla eğlenceliydi.
'Grease'(1978) filmini listeye girmesini kabul edemem. Bu film modern müzikallerin zirvesidir. Şarkıları ve danslarıyla olay olmuştu. Gençler yıllarca Olivia Newton-John ve John Travolta'yı taklit etti.

***

BENZEMEK ZORUNDA MI?
27 yaşında hayatını kaybeden efsane şarkıcı Amy Winehouse'un babası Mitch Winehouse, şu an çekimleri devam eden ve kızının hayatını konu alan 'Back to Black' filmini eleştirmiş.
Baba Winehouse, kızını canlandıran Marisa Abela'nın, Amy'ye benzemediğini ama yine de harika seçim olduğunu söylemiş.



Bu nasıl yorum? Herhalde iyi oyuncu ama kızıma benzemiyor demek istedi.
Amy'nin babasını hiç sevmem. Kızının yok oluşunu uzaktan izledi ve şimdi kızından kalan telifi yiyor!
Evet, Marisa, Amy'ye benzemiyor. Tıpatıp benzemesine de gerek yok. Önemli olan filmin kendisi.
Hızlı yaşayıp genç ölen efsanelerin son temsilcisi Amy gerçekten büyük kayıp. Kendini yok edecek kadar 'arızaydı'!
Onun gibi güçlü bir ses ve asi bir ruh son dönemde gelmedi!

***

KÖYÜN DELİSİ İRLANDALI DİYE...
Başıma bir şey gelmeyecekse; şu sıralar öve öve bitirilemeyen 'The Banshees of Inisherin' kaliteli film yokluğunda çok abartılıyor.



Köyün delisi öyküsü melankolik İrlanda atmosferinde geçiyor diye bir festival filmi, dokuz dalda Oscar'a aday gösterilir mi?
'Herkes yalnızdır' mesajı da çok vurucu değil! Durun hemen kızmayın, nedenlerimi daha sonra yazacağım.
Aslında Türk sinemasının için de 'en çok abartılan filmler' listesi hazırlanmalı. Listeye girecek çok efsane var!

***

Altyazı
"Hiçbir şeyden pişman değilim. Pişman olmadan yaşamak... Tek alman gereken karar bu olmalı." (Anne With an E)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA