Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MEVLÜT TEZEL

Devlete değil bireylere AB üyeliği!

İtalyan toplum bilimci Lorenzo Marsili'nin "Devletlere değil, bireylere AB üyeliği sunulmalı. Adaylığı beklenen ülkelerle başlanabilir, sonra Türkiye ve İngiltere için de böyle bir uygulamaya gidilebilir" önerisi tartışma yarattı.
Marsili aslında "Avrupa vatandaşlığı, Avrupa Birliği'nin parçası olmayan ülkelerin vatandaşlarına da genişletilebilir mi?" sorusuna yanıt arıyor.
Yani Marsili, AB'ye aday ülkelerden Avrupa toplumuna entegre olabilecek insanlar için 'Avrupa yurttaşlığı' formülünü geliştirmeye çalışıyor.
Eğer bu fikir hayata geçerse Türkiye gibi AB'ye üye olmayan ülkelerdeki bireylere Avrupa yurttaşlığı verilebilir.
AB'nin nüfusu hızla yaşlandığı için gençlere, genişlemeye ihtiyacı var.



ZEKİCE ÖNERİ
Marsili de bu insan kaynağını, AB üyesi olmak için uzun yıllar bekleyecek ülkelerdeki, bilinçli, eğitimli, kilit mesleklerde uzman, Avrupa kültürüne uyum sağlayacak insanları tek tek seçerek oluşturmak da istiyor olabilir.
Marsili'nin formülüne göre aday ülkelerden AB yurttaşlığı verilecek insanlar, AB'de vizesiz istediği ülkeye gitme, yerleşme, çalışma ve bazı sosyal haklardan yararlanma hakkı olacak.
Zekice bir öneri ve kabul edilme ihtimali var.
Eğer bu fikir geliştirilirse AB, ülke bazında değil bireyler bazında genişleyebilir. Hatta uzun vadede ulus devletler de anlamını yitirebilir. Ve AB şimdi olduğundan çok daha güçlü olur.
Türkiye, AB'nin yeni genişleme politikalarına, projelerine karşı hazırlığını şimdiden yapmalı.
Marsili'nin söyledikleri hafife alınacak öneriler değil.
Bir gün bir bakmışsınız AB, kaliteli insan gücümüzü vakumlayıp çekivermiş!

***


YENİ YIL KARARLARI
Yeni yıl yaklaşırken yeni yıl kararları da alınmaya başlandı. Sigarayı bırakmak, spor yapmak, kilo vermek vs. diye liste uzar gider.
Örneğin Forbes'in İngiltere'deki araştırmasına göre insanların 2024 yılı için en popüler hedefleri arasında ilk altı şöyle sıralanıyor:
1) Daha fazla egzersiz yapmak.
2) Kilo vermek.
3) Beslenme biçimini geliştirmek.
4) Finansal hedefler.
5) Stresi azaltmak.
6) Sosyal medya kullanımlarını azaltmak.



Sürpriz bir hedef yok. İnsan her yerde aynı.
Benim hedefler listesi için önerilerim ise şöyle; net ve gerçekçi hedefler belirleyin.
Önce küçük hedeflerden başlayın. Büyük hedeflere ise adım adım, yavaş yavaş ulaşmaya çalışın.
Bu yıl 'hayır' demeyi öğrenin. Başkalarını memnun etmek ve kırmamak için söylediğiniz 'evetler' insanı yoruyor ve ekstra strese sokuyor.
Galiba biraz da bencil olmak gerekiyor! Hep fedakârlık nereye kadar!
Sürekli yakınan, bahaneler sıralayan, negatif insanlardan uzak durun.
Sizi mutlu edecek şeyleri ertelemeyin. Nasıl olsa 2024'ün diğerlerinden bir farkı olmayacak! Mücadeleyle gelip geçecek.
Son olarak kendinize karşı nazik olun, şefkat gösterin. Aslında iyi savaştınız ve çok şey başardınız.
Bunu en iyi siz biliyorsunuz!

***


STRESİ YÖNETEN UZUN YAŞAR
ABD'de Angelina Torrisi (103) ve Margaret Vaccaro (101) uzun ve sağlıklı bir ömür sürmenin püf noktalarını anlatmış.
Independent Türkçe'nin haberine göre iki kadın da uğraşılan meslekler, banka hesaplarındaki paralar veya mülklerin uzun yaşamaya bir katkısı olmadığı konusunda hem fikir. En önemli şeyin stresten uzak durmak ve başkalarına karşı nazik davranmak olduğunu söylüyorlar.



Torrisi gençlere şu tavsiyeyi veriyor: "İyi bir ruh hali içinde olmalılar. Çok nazik ve şefkatli davranıp, sahip olduklarına minnettarlık duymalılar." "Yaşamdan kopmamak sağlıklı kalmanızı sağlar" diyen Margaret ise egzersizin ve fiziksel aktivitelerin de elzem olduğunu söylüyor.
Margaret ise tamamen stresten uzak bir hayatın gerçekçi olmadığını kabul ediyor ve "Uyuyun ve yapabileceklerinizi dört gözle bekleyerek uyanın. Etrafımızdaki dünyanın güzelliğinin farkına varın" diyor.
Evet, çok klişe tavsiyeler ama özellikle stres konusunda haklılar. Stresten kaçmak imkânsız ama stresi yönetebilmenin sağlıklı ve uzun yaşamla alakası olabilir.

***


YÜZDE 34 İŞ DEĞİŞTİRMEK İSTİYOR
Danışmanlık şirketi Ernst & Young'ın (EY) araştırmasına göre dünya genelinde çalışanların yüzde 34'ü 12 ay içinde işlerini değiştirme konusunda istekliymiş.
Bence bu işverenler için endişe uyandıracak derecede yüksek bir oran.
Aslında her şey pandemiyle başladı. İnsanların fabrika ayarları değişti.
İnsanlar bu gelip geçici hayatta kendilerine ayrılan süreyi en iyi şekilde geçirme bilincine yaklaştı.
Fedakârlık ve idealizm eskide kaldı.
EY araştırmasına göre ayrıca çoğu çalışan yüksek enflasyon ve yaşam maliyeti ortamında daha iyi prim, özel paketler, yüksek refah arzusu ve iş esnekliğinin sürekli olduğu bir iş dünyası talep ediyor.



Bir de büyük şehirlerden kaçanlar var.
Azla yetinip minimal yaşamda mutlu olurum kafasında olanlar.
Bu gruba girenler genelde evlenmeyi düşünmeyenler.
Sistemi ayakta tutan aslında evlilik kurumu.
Evlenip, çocuk yapanların genelde kaçış planı olmuyor!
Kendi hayallerinden vazgeçseler bile çocukları için kötü şartlarda mücadele etmeye devam ediyorlar.
Dünyada doğum oranlarının düşmesi rastlantı değil!
Financial Times, daha büyük ailelere sahip olmaya teşvik etmek için büyük meblağlar harcayan Fransa ve Macaristan gibi ülkelerin bile kadın başına 2.1 bebek oranının üstüne çıkamadığını yazdı.
Uzmanlara göre nüfus artışı için doğumu teşvik eden adımlar yeterli değil, dünyanın ebeveyn yanlısı politikalara ihtiyacı var.
Yani çocuk yetiştirme özverisinde bulunan aileleri el üstünde tutacak politikalara ihtiyaç var.
Şimdi kulağa komik geliyor ama 50 yıl sonra çocuk yapanlara dünyayı ve sistemi kurtardıkları için madalya takılacak!
Nüfusu hızla düşen bazı gelişmiş ülkeler çocuk yetiştirmeyi meslek olarak görebilir.
Çocuk büyütenlerin tüm masrafları karşılanabilir ve özel maaş bağlanabilir.

***


Altyazı
"Tilki bir tavşanın bağırdığını duyunca koşarak gelir, ama yardım için değil." (Hannibal)

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA