Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SONAT BAHAR

‘Eşleri bir arada tutan sevgi saygı ve anlayıştır’

Eşi Atakan Koru ve 4 yaşındaki oğlu Demir’le mutlu bir hayatı olan Kainat Güzeli ve oyuncu Azra Akın, “Ailece kurulan her sofra bizim için bayramdır” dedi. Akın, eşiyle farklı sektörlerden olmalarının evliliklerinde sorun oluşturmadığını da belirterek “Ortak yaşam alanlarımızın dışında herkesin kendi iş hayatı var. Evliliğimizin temelinde saygı, sevgi ve anlayış olduğu için sektörlerimizin farklı olması hiçbir sorun yaratmıyor” diye konuştu

Kainat güzeli olduğuna bakmayın, son derece mütevazı bir kadın o. Azra Akın, on parmağında on marifet olan isimlerden... Oyunculuğunun yanı sıra, dans etmek ve şarkı söylemek konusunda da başarılı. Son dönemde, aile kurduktan sonra ortalarda yokmuş gibi görünse de, o sessiz sedasız dersine çalışıyor. Sahnelere, ekranlara dönmek için içine sinecek bir proje için araştırmalar yapıyor. Bugünlerde onu en çok heyecanlandıran şey, hayalini kurduğu bir müzikal... "Geri dönüşüm bir dans projesiyle, müzikalle olsun" diyor anlayacağınız...
Bayram nedeniyle Hollanda'dan gelen ailesi ve eşinin ailesiyle birlikte vakit geçirecek olan Azra Akın'la, bayramları ve hayallerini konuştuk...

SEYİRCİ MÜZİKAL SEVİYOR
Sizi ekranlarda birçok markanın yüzü olarak görüyoruz. Sanırım Demir'in doğumuyla oyunculuğa biraz ara verdiniz. Sizi yeniden oyuncu olarak ne zaman göreceğiz?
Evet, sevdiğim birkaç marka ile iş birliği içindeyim. Demir'in doğumu ile setlere biraz ara verdim. Benim tercihimdi, bebeğime ben bakmak istedim. Bu yıl Demir yuvaya başladı, ben de işime zaman ayırabiliyorum. Çalışmaktan çok keyif alıyorum ve harika bir ekibimiz var. Oyunculukla ilgili çeşitli projeleri değerlendirdiğim, incelediğim bir dönemdeyim. En kısa zamanda güzel bir projeyle döneceğim.



Neler yapmak istiyorsunuz?
Dans etmeyi çok seviyorum. Bu nedenle sahnede dans etmek istiyorum, hatta dansçıları toplayıp bir ekip olmak istiyorum, bu bir müzikal de olabilir. Son dönemde sahnede yapılan işleri keyifle takip ediyorum. Seyircinin müzikallere ilgisi büyük. Oyuncu arkadaşlarımı yanıma alıp bir müzikal projesine imza atmak istiyorum. Sahneyi çok özledim ve bunun için bu aralar birçok hikaye okuyorum. Bu hikayeler arasından, herkesin seveceği bir işle oyunculuğa dönmek en büyük hayalim.
Her zaman çalışkan ve enerjik birisiniz, üretkensiniz. Şimdi bu enerjinin daha da yükseldiğinizi hissediyorum. Yok Böyle Dans'taki performansınızı hatırlamayan yoktur... Böyle bir proje mi kafanızdaki?
Evet o dönem çok keyif almıştım o işten... Kendimi bulduğum, ifade edebildiğim bir projeydi. Bunun gibi harika bir şov yapma fikri çok cazip geliyor şu an. Seyircinin ilgisini gözlemlediğimde bu tür gösteriler yapmanın çok kıymetli olduğunu düşünüyorum. Şov business bütün dünyada birinci sırada. İnsanların eğlenmeye ve güzel şeyler izlemeye ihtiyacı var.
Aklınızda bir örnek var mı?
Mesela Bob Fosse'nin dans tarzını bir Türk müzikali ile birleştirmek, sentezlemek, yenilikler katmak fikri cazip geliyor. İşte tam da bu nedenle dans diyorum, hareket diyorum, görsel güzellikler ve müzik diyorum hayatımın bu döneminde. Gençleri de projelere dahil etmek, yepyeni yetenekleri açığa çıkarmak, çalışma ve üretme fırsatları sağlamak istiyorum ve bunun için çalışıyorum.



RITA HAYWORTH HAYRANIYIM
Sizi tek bir yetenekle tanımlamak da mümkün değil. Sesiniz de çok güzel. 'Çilek' filminde ve 'Muck' diye bir dizide izlemiştim, gerçekten sesinize hayran kalmıştım. Günümüzde oyunculuk yapan birçok isim, şarkı da söylemeye başladı. Siz hiç düşündünüz mü şarkı söylemeyi?
Teşekkür ederim, hiç düşünmez olur muyum... İşimde sesimi kullanmak bana büyük heyecan ve keyif verir.
Kimden ilham alırsınız? Nasıl bir sahne performansı yakıştırırsınız kendinize?
Rita Hayworth'a hayranım. Onun beden dilini özgürce kullanmasına ve sahnedeki enerjisine bayılıyorum. İnsanların dansla özgürleşebileceğini anlatan bir karakteri de oynamak istiyorum.
Bu kadar işe nasıl yetişiyorsunuz, bir yandan da annelik...
Eğer zamanı doğru yönetebilirsek her şeye dengeli olarak vakit kalıyor. Demir artık yuvaya gidiyor. Ben Demir'i kendine ait bir dünyası olduğunu kabul ederek büyütüyorum. Demir de anne ve babasının işi olduğunu biliyor. Aile olarak birbirimize destek oluyoruz. Benim küçük bir ofisim var ve ofiste çalışmayı seviyorum çünkü orada kendimle ve işimle baş başa kalıp bu süreyi daha üretken olarak değerlendiriyorum.

OĞLUMUZUN KİŞİLİĞİNE BÜYÜK SAYGIMIZ VAR
Çocuğunuzla nasıl bir iletişiminiz var? Hangi değerlerle yetiştiriyorsunuz onu? Mesela bayram kültürü var mıdır?
Çocuğumuzla bence son derece sağlıklı bir iletişimimiz var. Saygı ve sevgi ile yetiştiriyoruz. Ona, kişiliğine saygımız var çünkü Demir de bütün çocuklar gibi kendi karakteri, özellikleri ile dünyaya geldi ve biz anne-baba olarak onun dünyaya gelmesine aracı olduk. Onun yeteneklerini, ilgi alanlarını keşfetmesini, kendi değerini bilmesini, özgüvenli, sorgulayan, adalet duygusu gelişmiş, empati kurabilen bir birey olmasını çok önemsiyoruz. Bu elbette sözde değil. Biz de Demir'e bu konularda örnek olmaya gayret ediyoruz. Bayram kültürü elbette var çünkü aile olarak sevgiyle bir araya gelmeyi çok önemsiyoruz.
Bu bayram nasıl bir planınız var? Neler yapacaksınız?
Hollanda'dan ailem geldi. Benim ailem ve eşimin ailesiyle birlikte olacağız.
Bayram sofraları kurar mısınız?
Ailece kurulan her sofra bayram sofrasıdır. Bayramlarda da hepimiz bir arada olduğumuz için sofralar da çok keyifli oluyor.



ÜRETİMİN İÇİNDE OLMAK BANA İYİ GELİYOR
Hayatınızın nasıl bir evresindesiniz?
Son yıllarda dünyada yaşanan ve olumsuz gibi görünen her tür değişimin aslında bizlere farkında olmadığımız pek çok önemli detayı hatırlattığını düşünüyorum. İnsanların bu dönemle birlikte değişen yaşam koşulları nedeniyle umutsuz ve mutsuz olduklarını görüyorum, bundan ben de etkileniyorum ancak bu süreci farkında olarak geçirmeyi, sorgulamayı ve her şeye rağmen üretimin içinde olmayı seçiyorum.
Eşiniz içinde bulunduğunuz sektöre uzak bir isim, siz mi ona adapte oldunuz, o mu sizin yaşamınıza uyum sağladı?
Biz birbirimizin işine saygı duyduğumuz için çalışma koşullarımıza ve çalışma sürelerimize de anlayışla yaklaşıyoruz. Hal böyle olunca birinin diğerine adapte olması gerekmiyor. Dolayısıyla ortak yaşam alanlarımızın dışında herkesin kendi iş hayatı var. Bizce aile olmak çok keyifli ve temelinde karşılıklı saygı, sevgi ve anlayış olduğu için sektörlerimizin farklı olması hiçbir sorun yaratmıyor.

KADIN HİKAYELERİ OKUYORUM
Artık dönem dizileri çok revaçta, dönem dizilerine ilgi duyuyor musunuz?
Her şeyden önce bir izleyici olarak dönem projelerini çok seviyorum. Bu aralar tarihte ilkleri gerçekleştiren kadınları okuyorum ve inceliyorum. Aslında bu kadınlar muhteşem ilham kaynakları... Yani dönem ve şartlar ne olursa olsun kadının gücünü ve isterse neleri başarabileceğini gösteriyor. Böyle bir dizinin içinde yer almak çok isterim.
Bir gün mutlaka canlandırmak istiyorum dediğiniz bir rol var mı?
Canlandırmak istediğim birden fazla karakter var. Yaşamından, başarılarından, hüzünlerinden, cesaretlerinden etkilendiğim birçok karakteri oynamak isterim. Şu sıralar 1927-2005 yılları arasında yaşayan ve 1950'lerde ABD'de meşhur olmuş bir Türk dansçı Necla Ateş ve ilk kadın savaş muhabiri Semiha Es'i araştırıyorum. Semiha Es, 1912-2012 yılları arasında yaşamış.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA