Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SONAT BAHAR

Herkes o kamera arkası videoları konuşuyor

Danla Bilic'in Doğu Demirkol'a verdiği röportajı izleyenler ve arka planını bilenler diye iki gruba ayrılalım mı...
Ben yayınlanan halini izlemeyen ama arka planında olanları duyan kesime giriyorum.
Ne mi olmuş?
Şöyle, Danla Bilic'in kafası güzel çıktığı iddia edilen yayında kendisine sevgilisi Kubilay Aka ile evlenip evlenmeyeceğini sormuş Demirkol... Danla kendini evde sanmış olacak ki, "Zaten her gece......niye evleneyim ki..." diye bir cümle kurmuş. Aradaki boşlukları doldurmak için biraz zihninizi açacağım... Aradaki küfür kıyamet, uber argo cümle değil arkadaş ortamında, dibin dibi bir ortamda bile tabir-i caize 'Çüş' denecek türden. Ki kamera arkası ekip buz kesmiş, şoke olmuş, 'Çüş' demiş...!



İYİ Kİ CANLI YAYIN DEĞİLMİŞ
Bir canlı yayın olmadığı için bu bölümler elbette montajlanmış ve derli toplu bir halde, Danla sanki derli toplu bir küçük hanımefendiymiş gibi yayınlanmış... Ama bir kişinin bildiği sır değildir ve o montajlanan bölüm sağda solda konuşuluyor. Hatta o video belki de ortaya çıkacağı anı bekliyor.
Aslına bakarsanız Danla Bilic'in ağzının bozuk olması, nerede nasıl konuşacağını bilmemesi bizi zerre kadar ilgilendirmiyor. Saçma sapan elde ettiği bir ünün onu saygın bir kişilik yapmayacağını da hepimiz az buçuk biliyoruz.
Ama bizi alakadar eden bir bölümü var hadisenin. Kabul makyaj yapıp bunu videoya çekti diye ünlenenlerin dönemindeyiz... Kimse Cern'de çalıştı, atomun parçalanması deneyine dahil oldu diye kıymetli değil... Fondöteni iyi kullananın, en iyi rimeli bilenin öne geçtiği bir yarış bu...



YOL YORDAM BİLMİYORLAR
Birilerinin ünlüleri bunlar... Kimin ünlüsü bilmiyorum ama benim değil! Danla ve türevleri bir ürün tanıttı diye, bir markanın yüzü oldu diye koşa koşa o markayı satın almıyorum o kesin. Kendi kitleleri de, pek sadık birer fan olmadığı için onların da koşa koşa gitmediği ortada. Ve ne yazık ki dünyadaki 'fenomenlerle' kıyaslanınca bizim seviyenin yerlerde süründüğünü artık oturup hepimiz kabul etsek iyi olacak.
Ya da bu isimlere güvenen markalar bunları, eski türk filmlerindeki gibi bir yeniden yapılandırmaya soksalar da insan içine çıkarsalar keşke. Çünkü kendi çevrelerinde, habitatlarında bir değer olabilirler ama bir programa çıktıklarında, Allah korusun bir canlı yayına katılmaları gerektiğinde adeta patlamaya hazır bomba gibiler. Ağızlarından çıkanı kulakları duymuyor, yol yordam bilmiyorlar.



BERDAN TAYTİNİ
Sosyal medyayı terapi niyetine kullanırsanız şahane bir yer. Berdan Mardini, birkaç gün önce pembe kazak, pembe ayakkabıyla post atınca ortalık karıştı. "Yakışır mı erkek adamacılar" ayaklandı. Saçma sapan bir hal aldı durum... Ama belli ki burada bir gündem var diyen Berdan Mardini bu kez taytla spor yaparken videosunu paylaştı. Olur tabii.. Taytla da spor yapılabilir tabii ki...



İşin bu kısmına hiç takılmadım ben. Ama bu videonun altına yapılan yorumlardan biri beni on dakika güldürdü. Yorumoperatörü isimli bir hesap videonun altına, Berdan Taytini yazmıştı. İşte aradığımız espri zekası bu...!



Oturup ciddi ciddi sosyolojik bir olgu olarak kim tayt giymiş, kim giymemiş konuşmak yerine yapıştır bir laf, gediğine otursun!
Bayıldım ben. Artık Berdan Mardini ne yaparsa yapsın benim için o Berdan Taytini...
Bakalım Nükhet Duru bu tayt olayına ne diyecek?



ZİRVEDEN MUTFAĞA ORADAN TEKRAR ZİRVEYE
Bir haber hazırladım ve şefler dünyasına hızlı giriş yaptım ben. Türk'ü, Yunan'ı, Amerikalısı derken sonunda Koreli bir şefle de yemekleri yoluyla tanışma şansım oldu. Kore-Amerikalı şef Akira Back İstanbul'da ilk restoranının açılışındaydım... Benim hayranı olduğum bir mutfak Uzakdoğu... O yüzden benim için her şey lezzetliydi. Ama bu yazıda sözünü etmek istediğim o değil...
Yemekler şahane ama Akira'nın hikayesi daha şahane. Akira ve ailesi, onun ergenlik döneminde Kore'den Aspen'e taşınıyorlar. Malum Aspen, yapacak çok fazla bir şey yok. Havalı çocuklar snowboardcuyken, o da bu akımdan geri durmuyor ve profesyonel bir snowboardcu oluyor. Karizmasının sırrı burada yatıyor belli ki... Sakatlıkların ardından şehirdeki lokal bir restoranda iş buluyor. Yani aslında onunki tam bir zirveden iniş hikayesi... Mutfakta en alt kademe çalışmaya başlıyor. Ama indiği yerde kalmıyor Akira, belli ki sporculuğun verdiği bir disiplinle basamakları tek tek çıkıyor. Bu kez mutfakta zirveye ulaşıyor. Akira Back ile Türkiye'ye geldiği anda şaşırtıcı hayat hikayesini dinlemek için buluşmak şart oldu.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA