Türkiye'nin en iyi haber sitesi
SAĞLIK HAKKI PROF. DR. TEVFİK ÖZLÜ

Kadın-erkek odaları ayrı olmalı

Ardahan Devlet Hastanesi Koroner Yoğun Bakım Ünitesi'nde erkek ve kadın hastaların yattığı kısmın bir duvarla ayrılması üzerine, bir gazetede 'Yoğun bakımda haremlik-selamlık' şeklinde haber yapıldı. Konuyu değerlendiren bazı uzmanlar; tıpta kadın-erkek ayrımının olmadığını ve yapılan işin yanlış olduğunu söylediler. Hasta hakları açısından durumu nasıl değerlendiriyorsunuz?

Haberle ilgili yorum yapabilmek için olay yerinde araştırma yapmak ve taraflarla görüşmek gerekir. Bu bakımdan somut olay hakkında değerlendirme yapmaksızın, ilkesel olarak yoğun bakımdaki hastaların mahremiyeti konusunda ilke ve kuralları aktarmak istiyorum. Dünya Sağlık Örgütü'nün Avrupa Bürosu tarafından 1994 yılında Amsterdam'da gerçekleştirilen bir toplantıda kabul edilip yayınlanan 'Avrupa'da Hasta Haklarının Geliştirilmesi Bildirgesi'nin 'mahremiyet ve özel hayat' başlıklı dördüncü maddesi; hasta mahremiyetinin korunmasıyla ilgili hususları düzenliyor. Bu maddenin ilk fıkrasında 'Mahremiyetle ilgili uygulamanın, hastanın ölümünden sonra bile devam edeceği' vurgulanıyor. Aynı maddenin 8. fıkrasında, 'Hastalar, özellikle sağlık personelinin kişisel bakımlarını veya muayene ve tedavilerini yapacağı durumda, kurumların özel hayatlarının korunmasını sağlayan fiziksel özelliklere sahip olmasını bekleme hakkına sahiptirler' ifadesi yer alıyor.

ONURU KORUNMALI
1995 yılında Endonezya'nın Bali kentinde Dünya Tabipleri Birliği toplantısında, kabul edilen metnin 10. maddesinin a fıkrası, 'Tüm tıbbi bakım ve eğitim sürecinde, hastanın onuruna ve özel yaşamına, onun kültür ve değerleri göz önüne alınarak saygı gösterilmelidir" deniliyor. Aynı maddenin son fıkrasında 'Hastalar yaşamlarının son döneminde insanca bakılıp, onurlu bir şekilde ölme hakkına sahiptirler' ifadesi yer alıyor. Hasta hakları konusunda tüm dünya ülkelerinde referans alınan bu metinlerden anlaşıldığı gibi; hastaların onurlarının ve özel yaşamlarının tüm tıbbi bakım sürecinde (buna yoğun bakım tedavileri de dahildir), onun kültürel değerleri göz önünde tutularak korunması gerekiyor.

KÜLTÜRE GÖRE DEĞİŞİR
Yine kurumların; hastaların kişisel bakımlarının, muayene ve tedavilerinin yapıldığı sırada, onların özel hayatlarının korunmasını sağlayan fiziksel özelliklere sahip olması gerektiği açıkça belirtiliyor. Sağlık kurumlarının yöneticileri, kurumlarını bu bakımdan denetleyip uygun koşulları oluşturmalı. Ancak, bu korunmayı sağlayacak fiziksel koşulların nasıl olacağı (ayrı oda, paravan, perde vb.) ve ortamları, kurumlara ve gereksinimlere göre değişebilir. Nitekim; günümüzde hastaneler, koğuş sisteminden vazgeçip, özel odalar oluşturmaya başladılar. Koğuş sisteminde ise kadın ve erkeklerin odaları ayrı tutuluyor. Bu çok yerleşik bir uygulamadır. Hastanın yoğun bakımda olması veya bilincinin kapalı olması; onun hak ve değerlerinin dikkate alınmayabileceği şeklinde yorumlanamaz. Üstelik, yoğun bakımda tedavi gören tüm hastaların bilinci kapalı değildir. Yoğun bakımda da, doğrudan hastanın tanı ve tedavisiyle alakalı olmayan temizlik/ güvenlik personeli bulunur. Bu kişilerden de hastanın özel yaşamının korunması gerekir. Bundan da öte; sadece yoğun bakımda yatan değil, ölen bir hastanın da aynen hayattayken olduğu gibi insan onuruna yakışır şekilde muamele görmeyi hak ettiği açıktır.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA