Vedat Milor, bu haftanın en çok konuşulan isimlerinden biriydi. Burgazada'da bir restoranın yürüyüş yolunu kapatmasından dolayı yaşadıklarını sosyal medyada paylaşan Milor'un başına gelenler, 'Yavuz hırsız ev sahibini bastırır' derler ya, aynen öyle. Milor'un uyarıda bulunduktan sonra restoran çalışanı tarafından hem sözel, hem de fiziksel şiddete maruz kalması tam bir aymazlık örneği. Bence restoran çalışanı değil de, fedaisi desek daha doğru olur.
Nasıl bir yüzsüzlükse artık; utanmadan yolu kapat, insanların hareket alanını engelle, bir de üstüne şiddet uygula. İbret-i âlem için bu olayda payı olan kim varsa cezalandırılmalı. Bu yapılan eğer cezasız kalırsa, daha çok karşılaşırız böyle vakalarla.
Yaya yolunu ihlal eden restoranlar sadece Burgazada'yla da sınırlı değil ne yazık ki. İstanbul'un gözde semtlerinde böyle ihlallere rastlıyoruz sıklıkla. Kaldırımlara konan masalar yüzünden çoğu zaman araç yolundan yürümek zorunda kalıyoruz. Araba çarpsa kim suçlu olacak? Daha fazla kâr edeyim hırsı yüzünden kimsenin hayatını tehlikeye atamazsınız.
Yaya yolu işgalinin bir de engelli vatandaş boyutu var tabii. Yaya yoluna konan masalar, sandalyeler yüzünden engelli vatandaşlarımızın hareket alanı tamamen kısıtlanıyor. Onlara bir anlamda yaşam alanı tanımıyor bu işgali yapanlar. Restoranların babasının malıymış gibi yaya yolunu kapatmasına belediyelerin asla göz yummaması gerekiyor.
'Her şerde bir hayır var' derler ya, Vedat Milor'un başına gelen bu kötü olay umarım yaya yolu işgaline karşı belediyelerin çok daha duyarlı davranmasına yol açar.