Sedat size, sizi sevdiğini söylüyor mu hiç?
Tabii ki; her zaman.

Kavga eder misiniz?
Ederiz. Bütün karı-kocalar gibi bazı şeylerde uyuşamıyoruz biz de. Özellikle de çocuklar konusunda. Bazen çocuklar maça gitmek istiyorlar ve ben "Merak ederim, gitmesinler" diyorum. Sedat ise, "Hayır, gitsinler" diyor. Çünkü o, çocukların kendi ayakları üzerinde durmayı öğrenmelerini istiyor. Bu konuda biraz bocalıyoruz. Her şeye rağmen yaşamak çok güzel. Hayatım ona ve çocuklarıma endeksli. Bazen aynaya bakıp, "Bu ben miyim?" dediğim oluyor ama yine de çok mutluyum onlarla.

Süsleniyor musunuz?
Tabii ki. Sedat için yapmayacağım hiçbir şey yoktur. Evdekiler, ailem, çocuklarım benim kalbimi asla çok derinden kıramazlar. Sedat biraz kilo aldığımı gördüğü zaman bana, "Kilo almışsın, komatko" der.

Komatko ne demek?
Komatko 'şişmansın sen' anlamına geliyor. Ben hızla rejime giriyorum. Herkes isyan ediyor bana, 'neden rejime giriyorsun' diye. "Eşim öyle istiyor, ben de giriyorum" diyorum.

Özel günler için romantik kutlamalar yapar mısınız?
Tabii ki yaparız. Doğum günlerimizi ve evlilik yıldönümümüzü kutlarız. Evimizdeki görevli kadın biliyor doğum günümü. Sedat ona not yazdırır, çiçek yaptırtır ya da kadını kuyumcuya yollar. Sedat sağlıklıyken de böyleydi. Bir restoranda rezervasyon yaptırır ve bana, "Çocuklarla yemeğe gidin" der. Birlikte de yemeğe gideriz. Balıkçıya gittiğimizde biz balık-ekmek yiyorsak, ona da blenderdan geçirip midesinden balığı veririz. Ağızdan yiyemez, tükürüğünü bile yutamıyor bu yüzden tadını alamaz. Yine de mutlu olur.