Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN CELAL GÜZEL

Öğretmen meselesi

Gençlik yıllarını Devlet Planlama Teşkilâtı'nda eğitim planlaması ile geçirmiş ve bir teşehhüt miktarı da Millî Eğitim Bakanlığı yapmış bir uzman siyasetçi sıfatıyla söyleyebilirim ki, eğitimin en zor işi 'öğretmen meselesi'dir.
Öğretmenliğin, özel olarak yetiştirilen kimselerin yapabileceği bir meslek olduğu ilk defa Tanzimat devrinde, 1848'de İstanbul'da 'Dârülmuallimîn' adıyla ilk Öğretmen Okulu'nun açılışıyla kabul edilmiş; daha sonra 1891'de İstanbul'da 'Dârülmuallimîn-i Aliye' (Yüksek Öğretmen Okulu) açılmıştır.
Cumhuriyet
döneminde de öğretmenliğe çok önem verilmiş ve Millî Eğitim Bakanlığı'na bağlı 'öğretmen okulları' kurulmuştur. Daha sonra öğretmen okulları orta dereceli meslek okulları olmaktan çıkarılmış ve öğretmen yetiştirilmesi, tamamen Bakanlık dışındaki özerk yüksek öğretim kurumlarına bırakılmıştır. Böyle olunca da başta yetiştirilecek öğretmen sayısı olmak üzere, branşlara göre öğretmen ihtiyacı ve öğretmen kalitesi, tek istihdam eden kuruluş olan Millî Eğitim Bakanlığı'nın tesiri dışında kalmıştır.

***

1988 yılındaki Millî Eğitim Bakanlığım sırasında, bu öğretmen kadroları konusunda o kadar bizar olmuştum ki, hattâ bir ara öğretmen yetiştiren okulları, özellikle eğitim fakültelerini Bakanlığa bağlamayı düşünmüştüm. Merhum Özal ve o sırada YÖK Başkanı olan merhum Doğramacı bu tasavvuruma karşı çıkmışlardı.
Bu görüşe karşı çıkanlar, eğitim fakültelerinin, özellikle fen ve edebiyat fakültelerinin üniversiter bir atmosferden mahrum edilmemeleri ve öğrencilerinin üniversite kültürü almaları gerektiğini söylüyorlardı. Bu görüşlerinde haklı olmalarına rağmen, mezunlar bakımından bir çıkış yolu göstermiyorlardı.
Sonunda, eğitim fakültelerinin ve öğretmen yetiştiren diğer eğitim kurumlarının Bakanlığa bağlanmasından vazgeçildi.
***

Türkiye'de ve dünya genelinde sadece iki çeşit okul mezunları, mezuniyetlerinden sonra resmî kadrolara alınmak zorundadır: 1. Askerî Okullar. 2. Polis Okulları.
Bu okullar incelendiğinde şu özelliklere sahip oldukları görülür:
1. Her derecedeki askerî okullar ve polis okulları, Millî Savunma Bakanlığı'na ve İçişleri Bakanlığı Emniyet Genel Müdürlüğü'ne bağlıdır.
2. Bu okulların branşlarına göre öğrenci kontenjanları ve mezunların hangi kadrolara tayin olacakları eğitim sürecinin başlangıcından beri bellidir.
3. Bu okul öğrencilerinin her türlü maliyeti, bağlı olduğu kamu kurumları tarafından karşılanır ve mezunlarının tamamının da mecburî hizmeti vardır.
Halbuki, askerî okullar ve polis okulları dışındaki bütün yüksek öğretim okullarının kontenjanları YÖK ve üniversiteler tarafından tespit edilir. Müfredat programlarına mezunların istihdam edildikleri kamu kurumları ve özel kurumlar karışamaz.
Bu durumda, eğitim fakülteleri de dahil olmak üzere bütün fakülte ve yüksek okul mezunlarının işe giriş öncesinde seçme sınavına girmeleri gerekir. Esasen alınacak personel sayısını ve kalitesini ölçebilecek başka bir yol da yoktur.
***

Millî Eğitim Bakanı Prof. Dr. Ömer Dinçer'in, 'Kendi kabiliyetinize göre yeni işler de bakın' tavsiyesini yadırgamamak lâzımdır. Bakan Dinçer bütçe konuşmasında, 'Dışarıda 264 bin öğretmenin beklediğini hesap ediyorsanız, kendinizi Millî Eğitim Bakanı'nın yerine koyun, o çocukların sorunlarına cevap üretmeye çalışın lütfen' demişti. Bu samimî beyanlara kızmak yerine, popülizmi bırakarak çare bulmaya çalışmalıyız.
Bunun için;
* 18-20 Kasım 2011 tarihlerinde gerçekleştirilen 'Ulusal Öğretmen Stratejisi Çalıştayı' raporlarına kulak vermek lâzımdır. Önce, derslik başına öğretmen, çeşitli branşlardaki öğretmen sayıları gibi veriler geleceğe yürütülerek önümüzdeki dönemde gerçek öğretmen ihtiyacı hesaplanmalıdır.
* Eğitim Fakülteleri ve öğretmen yetiştiren kurumların öğrenci kontenjanları Millî Eğitim Bakanlığı tarafından tespit edilmelidir.
* Öğretmen yetiştiren kurumların müfredatlarının hazırlanmasında Bakanlığın görüşü alınmalıdır.
Son olarak çilekeş öğretmenlerimizi gözlerinden öpüyor ve gelecek günlerin daha huzurlu bir eğitim ortamı getireceğine inandığımı kaydetmek istiyorum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA