Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NİHAT HATİPOĞLU

Bilime yön veren Müslüman âlimler

İslam ülkelerinde görülen bilimsel, teknolojik hamleler, kaliteli bilim adamlarının her alanda gözle görülür hale gelmesi elbette ki Batı'daki ülkeleri rahatsız ediyor, edecek de. Hele, İslam ülkeleri kendi aralarındaki parazitleri askıya aldırır, kardeşliğe imza atarlarsa gelecek yüzyıllar Müslümanların yüzyılları olacaktır. Tarihimiz bu hususta göğüs kabartıcı örneklerle doludur.
Doktorlarımız, mühendislerimiz Batı'daki meslektaşlarından hiç de geri değildir. Her alanda ciddi hamlelere şahit oluyoruz. Türkiye merkezli kurum ve kuruluşlar yeni dünyanın inşasında önemli hizmetlere imza atıyorlar. Bugün tarih sahnesinde yer almış Müslüman bilim adamlarının bazı faaliyetlerine yer vermek istiyorum. Batı'daki ilmi hamlelerde adı zikredilmeyen İslam bilim adamlarının birçok keşifte öncülük ettikleri insaflı bilim adamları tarafından kabul edilmektedir.

SİNÜS-KOSİNÜSÜ İLK BATTANİ KULLANDI

Kızamık ve çiçek hastalığını ilk bulan "Razi"dir.
Mikrobu ilk tanımlayan kişi "Akşemseddin"dir.
Cüzzamın sebep ve tedavilerini bulan "İbn Cessar"dır.
Vebanın bulaşıcı olduğunu keşfeden "İbn Hatib"dir (1313-1374).
Kılcal damar sistemini ilk ortaya atan "Ali bin Abbas"tır (?-990).
İlk defa göz hastalıkları hakkında bilgi veren "Dr. Ali bin İsa"dır (XI. yüzyıl).
İlk katarak ameliyatını yapan "Ammar"dır (XI. yüzyıl).
Trigonometrinin mucidi, sinüs ve kosinüsü ilk kullanan "Battani"dir (858-929).

SİBERNETİĞİN BABASI CEZERİ'DİR

Dünyanın döndüğünü ilk bulan, Ümit Burnu, Amerika ve Japonya'nın varlığından bahseden ilk bilim adamı "Beyruni"dir (973-1051). Beyruni, Kristof Kolomb'dan yüzyıllar önce Amerika'nın varlığından bahsetmiştir.
"Kopernik"e yol açan astronom "Bitruci"dir (XIII. yüzyıl).
Çubuklu güneş saatini bulan ilk bilim adamı "Cabir bin Eflah"tır (XII. yüzyıl).
Maddenin en küçük parçasının (atomun) parçalanacağını söyleyen "Cabir bin Hayyam"dır (721-805).
Hayvan gübresinden amonyak elde eden "Cahiz"dir (776- 869). Zooloji ilminin öncülerindendir.
İlk sistem mühendisi, ilk sibernetikçi ve bilgisayarın babası olarak "Cezeri" (1136-1206) bilinir. Batılılara göre bu, İngiliz matematikçi Carles Babbage'dir.
Hayat'ül Hayevan adlı zooloji ansiklopedisini ilk yazan "Demiri"dir (1349-1405).
Trigonometriye tanjant, kotanjantı kazandıran matematikçi "Ebul Vefa"dır (949-998).

DOKTORLARIN SULTANI: İBN SİNA

Vasco da Gama, "İbn Macid"in bilgilerinden yararlanarak Hindistan'a ulaşmıştır.
Doktorların sultanı olarak bilinen "İbn Sina" (980-1037) hastalık yapan küçük organizmalar, cıvayla tedavi, Pasteur'e ışık tutma, ilaç bilimi ve teşhis koymada dünyayı yönlendirdi.
Kan dolaşımını ilk bulan "İbn Nefis"tir.

PAPAZ CÜBBESİNDEKİ AYETLER

Alman Leibnite (1646-1716) ve Factarke, aralarındaki zaman ve mekân tartışmalarında İbn Rüşd'ü referans almışlardır.
Sıfırı sayılar dünyasına hediye eden İslam âlimleridir.
İnsanlığı Romen rakamlarının çetrefilliğinden kurtaran da onlardır. Bundan dolayıdır ki İngiliz Kral Rex, bastırdığı parasının ilk yüzüne besmele, diğer yüzüne de Peygamberimizin adını yazmıştı.
Ortaçağ'ın papazlarının cübbelerinin kenarına ayet yazdıkları bilinir.

EN BÜYÜK ECZACI: İBN BAYTAR

Medcezir olayını ilk keşfeden "Ebu Mahşer"dir (785- 886).
Ses olayını fiziki açıdan ilk açıklayan "Farabi"dir (870-950).
Ekliptik meylini ilk tespit eden astronom "Pergani"dir.
Ondalık kesir sitemini bulan "Gıyaseddin Cemşid"dir.
İlk cebir kitabını yazan, cebir ilmini sistemleştiren, algoritmaya isim olan "Harezmi"dir (780-850).
Ortaçağın en büyük botanikçi ve eczacısı "İbn Baytar"dır.
Wright kardeşlerden bin yıl önce ilk uçağı yapıp uçmayı gerçekleştiren "İbn Firnas"tır (?-888).
Sosyolojiyi kuran, tarihe psikolojik yorumlar ekleyen tarih felsefecisi "İbn Haldun"dur (1332-1406).
Optik ilminin kurucusu, Galile teleskobunun arkasındaki isim "İbn Heysem"dir (965-1051).
Torna tezgâhını ilk yapan "İbn Karaka"dır.

'BENİ ÖVMEYİN'

Behlül Dâna, içi hikmet dolu bir dervişti. Ve Behlül'ü öve öve bitiremediler. Behlül bundan rahatsız oldu. Şöyle dedi: "Beni övüp durmayın. Allah'a yemin ederim ki günahların kokusu olsaydı, siz benim, ben de sizin yanınızda oturamazdık. Günahlarımızın pis kokusu bizi birbirimizden uzağa iterdi."

TEKRAR HACCA GİTMEK

Adamın biri gelip Behlül Dâna'ya şöyle sordu: "Üstad, ben daha önce hac yaptım. Borcumu ödedim. Nafile hacca gideyim mi?" Behlül şöyle dedi: "Sen daha önce farz haccı yapmışsın. Nafile hacca gitmek istiyorsun. Peki, ne kadar para biriktirdin hac için?" Adam: "Yüz gümüş biriktirdim." Behlül şöyle dedi: "O yüz gümüşü muhtaçlara dağıt. Sen nafile hacca gideceğine bu iyiliği yap. Böylece on haccın sevabını alırsın." Adam öyle yaptı. Nafile haccın parasını dağıttı.

KOMŞUMUN DÜKKANINDAKİ İNTERNETİ, ONDAN ŞİFRESİNİ ALIP KULLANABİLİR MİYİM?

Size internet imkânı tanıyan şirketle anlaşmanızda kendi ev veya dükkânınız dışında diğer çevrenize de kullandırma izni almamışsanız bu caiz olmaz. Yani şartlar neyi gerektirirse ona uygun hareket etmeniz gerekir. Bu durumda komşunuzun şifresini alarak onun internet hesabından yayın alamazsınız. Ancak bir pastane, restoran veya benzeri ticarethanedeki internetten misafirler yararlanabilir. Zira misafirlere izin veren müessesenin bu ayrıntıyı biliyor olması gerekir. Bu hususlarda elden geldiğince kul hakkını hesap etmek lazımdır.
Herhangi bir sureyi ikiye bölüp her bir rekâtta bir bölümünü okumak caiz mi?
Evet caizdir. Ama önemli olan husus, her bir rekâtta en azından üç ayet okumaya gayret etmenizdir. Bu durumda mesela; Duha Suresi'ni ikiye bölüp her bir rekâtta bir yarısını okuyabilirsiniz.
Ölüler kabirlerini ziyaret ettiğimizi bilirler mi?
Yüce Allah dilerse ölü kendini ziyaret edeni bilir ve duyar. Hz. Peygamberimiz, Bedir'de hayatını kaybeden müşriklere mezarlarının başında seslenmiştir. Uhud Mezarlığı'na gittiğinde amcası Hz. Hamza'ya selam vermiştir. Medine'deki Baki Mezarlığı'nda gömülenlere selam vermiş ve onları ziyaret etmiştir. Bütün bu uygulamalar, ölülerin mezarını ziyarete gelenleri bildiklerini gösteriyor. Bizim de mezarları ziyaret edip onlara dua etmemiz iyi olur.
Babam vefat etti. Onun zekât borcu ile diğer borçlarını ödemek zorunda mıyım?
Babanızın vefatıyla size kalan terekeden (para ve gayrimenkul vs.) hesap yapılıp önce borcu kapatılır. Babanız bunu vasiyet etmemişse bile onun bu maddi ve manevi yükünü ortadan kaldırmanız gerekir. Bu borç gerek kişilere ait olsun gerekse devlete veya zekâta dair borçlar olsun aynıdır. Zira keyfi olarak kapatılmamış bu tür haklardan kişiler Allah katında sorumludur. Kişi kul haklarından dolayı ahiret âleminde bir nevi bekletilir. Hatta bu hâl cennete girişine bile engel olabilir. Bundan dolayı elimizden geldiği kadar kul hakkından uzak duralım. Vefat etmiş büyüklerimizin borçlarını da kapatmaya gayret edelim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA