Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HİLAL KAPLAN

Hükümet ne yaptı ki?

Çözüm süreci, ikinci yılını doldurmaya hazırlanıyor. Bu süreçte, HDP ve PKK'nın silahıyla Ak Parti'ye muhalefet eden solliberal görünümlü vesayetçi odakların savunduğu başat tez, kendilerinin gösterdiği özveriye rağmen hükümetin hiçbir şey yapmadığı yönünde. Önce hükümetin süreç boyunca yaptıklarını, sadece ana başlıklarıyla hatırlayalım:
31 Ocak 2013: "Anadilde savunma hakkı" yasası geçti.
4 Nisan 2013: Çözüm sürecini topluma mal etmek için Âkil İnsanlar Heyeti kuruldu ve çalışmalarına başladı.
9 Nisan 2013: CHP ve MHP'nin katılmadığı oylamada, Ak Parti ve BDP'nin desteğiyle 'Çözüm Süreci Komisyonu' kuruldu.
11 Nisan 2013: Ak Parti hükümeti tarafından meclise getirilen yasayla, eskiden karşılığı hapis cezası olan 'Sayın Öcalan' hitabı veya KCK ile bağlantılı herhangi bir bildirinin okunması gibi haller 'şiddeti övme' şartına bağlandı. Şiddet çağrısı içermeyen her türlü ifade, özgürlük kapsamına alındı.
30 Nisan 2013: Adalet Bakanlığı son iki ayda KCK davasından tutuklu 200 sanığın tahliye edildiğini açıkladı. O günden bugüne içeride gerçekten şiddet eylemine karışanlar hariç KCK davasından tutuklu kalmadı.
Mayıs ayı, Erdoğan'ın en üst düzeyde ağırlandığı ABD ziyareti, Türkiye ekonomisinin zirve günleri ve PKK'nın çekilmeye devam etmesiyle geçti. Ta ki 29 Mayıs 2013'te patlak veren Gezi kalkışmasına dek. PKK, bu süreçte önce çekilmeyi yavaşlattı, ardından durdurdu ve 9 Eylül'de de çekilmeyi tamamen bıraktıklarını ilan etti. Hükümet, buna rağmen sürece sahip çıkmaya ve topluma mal etmeye devam etti. 16 Kasım 2013'te, Irak Kürdistan Bölgesel Yönetimi Başkanı Mesud Barzani ve yıllardır ülkesine dönemeyen sanatçı Şivan Perwer, Başbakan Erdoğan'ın ev sahipliğinde Diyarbekir'de buluştu. Erdoğan, IKBY'nin adını anarken ilk kez "Kürt" değil, Kürdistan demeyi tercih etti ve Diyarbekir Büyükşehir Belediyesi'ni ziyaret ederek Osman Baydemir'le görüştü.
24 Aralık 2013: 12 yıldan sonra ilk kez Öcalan'ın fotoğrafları basına servis edildi.
2 Mart 2014: Meclisten geçen demokratikleşme paketi sayesinde özel okullarda ana dilde eğitimin önü açıldı. %3 oy alan her partinin devletten maddi yardım alması sağlandı.
26 Nisan 2014: Çözüm sürecini de yakından ilgilendiren değişiklik MİT Kanunu'nda yapıldı. Buna göre MİT mensuplarının gerektiğinde Kandil'de görüşmelerde bulunması yasal kapsama alındı.
16 Temmuz 2014: "Çözüm süreci yasası" olarak bilinen kanun Resmî Gazete'de yayınlandı.
6-8 Ekim Kıyımı sırasında 50 vatandaşımız hayatını kaybetti. Süreç, 28 Şubat 2015'te, Dolmabahçe Başbakanlık Ofisi'nde tarafların yaptığı basın açıklamasıyla türbülanstan çıktı. Öcalan, PKK tarihinde ilk kez silahsızlanma çağrısı yaptı. Süreç başladığından beri, PKK verdiği tek söz olan geri çekilmeyi sonuçlandırmadı. Ne Kandil ne de HDP, şehir içinde terör estiren odakları uzunca süre durdurmaya kalkmadı. YDG-H'yı 'hain' ilan etmedi.
Öcalan'ın kendi tabanını Gezi'den uzak tutması ve 17-25 Aralık'ı net şekilde 'darbe' olarak nitelendirmesi hariç, PKK kanadından olumlu bir açıklama duyulamadı.
Bayık, yine son röportajında belki de 183. kez savaş tehdidinde bulundu.
Daha önce muhatap alınmadıklarından şikâyet edip, süreç içinde Ak Parti'nin 'demokratik çözümün muhatabı olmaktan çıktığı'nı önce Bayık sonra Aysel Tuğluk dillendirdi. Kendisi AB ülkelerinin terör listesinden çıkmak isteyen PKK, 'Ak Parti, IŞİD'i destekliyor' propagandasını en üst düzeyde yaparak Türkiye'yi 'terörü destekleyen ülke' kategorisine sokmak için bayağı uğraştı.
Öcalan'ın 'bebek katili' tabiriyle şeytanlaştırılmasından dert yananlar, her fırsatta Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı, yani çözüm iradesinin en güçlü ismini şeytanlaştırdı.
Böylesi bir vasatta, hâlen 'hükümet ne yaptı ki?' diye sorabilmenin kendisi, gerçekten büyük 'başarı' olsa gerek.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA