Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HİLAL KAPLAN

'Erdoğan bizim canımız'

- Erdoğan, sizin için ne ifade ediyor?
- O benim canım.
- Neden onu bu kadar çok seviyorsunuz?
- Çünkü adaleti seviyorum. O, Allah'ın adını cesaretle savunan bir lider. Bizim böyle liderlerimiz olmadı hiç.
Türkiye'de lisans eğitimi almış, ay yüzlü Zehra Hanım böyle diyor. Üzerinde pardösüsü ve omuzlarına inen başörtüsü ile saatlerdir güneşin altında, on bine yakın bir kalabalıkla Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın gelmesini bekliyor. Arnavutluk'un başkenti Tiran'da, restorasyonu TİKA tarafından yapılan, tarihî Preze Kale Camii'nin açılış törenindeyiz. Alan tıklım tıklım dolu. Kale'ye çıkan yokuş yol altı kilometreyi bulmasına rağmen, Arnavutluk'un yanı sıra komşu ülkeler Makedonya ve Kosova'dan gelenler de var.
Neden geldiğini bir başka hanıma daha soruyorum. O da Erdoğan'a olan sevgisinden bahsettikten sonra, Sırpların hegemonyasından özgürleşmeye çalışan Kosova'dan geldiğini söylüyor ve ekliyor: "Türkler kapımızı çaldıkça biliyoruz ki düşman kapımıza gelmeye korkar. O yüzden buradayım."
Adı Enver Hoca olan diktatörün, dünyadaki ilk resmî ateist devleti kurduğu, sancılı bir geçmişten geliyor Arnavutluk. Uludağ İlahiyat mezunu olan ve şu anda İşkodra İmam Hatip Lisesi'nde din hocalığı yapan mihmandarımız Resmî Likaj, komünist dönemde halkın dinle irtibatının nasıl kesildiğini anlatıyor. Camilerin yıkıldığını, oruç tutanlara zorla bisküvi yedirildiği, direnenlerin idam edildiği, kanlı bir geçmiş bu. O yüzden cami açılışında sahne alan İmam Hatip öğrencisi bir genç kız "Minareleri ezansız bırakma Allah'ım" dizelerini haykırırken, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve eşi Emine Hanım dahil hemen herkesin gözleri yaşarıyor.
Arnavutluk'ta Müslüman sivil toplumun çalışmaları deyince akla gelen ilk isimlerden olan Mehdi Gurra, Arnavutluk'taki Diyânet'in hilâfet kaldırıldıktan hemen sonra kurulduğunu söyleyerek, bağımsızlık 1912'de kazanılmasına rağmen dinî bağların devam ettiğine dikkat çekiyor. Likaj da Arnavutluk'taki tarih öğretiminin son birkaç yıla kadar Osmanlı dönemini şeytanlaştırdığından, Osmanlı'yı işgalci olarak anlattığından bahsediyor. 'Siz ne düşünüyorsunuz?' diye sorduğumda ise şöyle diyor:
"Tam dört yıl yaşadım Türkiye'de ve yabancı hissetmediğim tek yer oldu benim için. Kendimi Osmanlı torunu olarak görüyorum. Erdoğan da Kosova'ya gelip 'Türkiye Kosova'dır, Kosova Türkiye'dir' demiş bir lider. Bu büyük etki yarattı. Yalnız ve sahipsiz olmadığımızı hissettirdi. Sırbistan'a karşı Arnavutlara sahip çıktı. Erdoğan'ın Balkanlar'a sahip çıktığı kadar kimse sahip çıkmamıştır."
Pazar günü Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın Almanya ve Belçika'daki halk buluşmalarında yer alıp, gurbette yaşayan Türklerin alaka ve sevgisini gözlemleme fırsatı bulmuştum. Arnavutluk ziyaretinde de gördüm ki Müslüman Balkan halkları için de Erdoğan'ın anlamı, Avrupa'da yaşayan Türkiye vatandaşlarınınkinden farklı değil.

Paralelin Balkanlar üssü

Paralel yapı, Arnavutluk bağımsızlığını kazandıktan kısa süre sonra, 1993 yılında ülkedeki çalışmalarına başlamış. Önce eğitim hayatını hegemonize etmiş, ardından ticaret ve sivil toplum... Bugün, ikisi üniversite olmak üzere, ülkedeki 17 okul paralel yapıya ait.
Dahası, bizdeki Diyânet'e karşılık gelen Arnavutluk İslam Birliği'nin Başkanı bile paralel yapı mensubu. Otuzlu yaşlarında ve sadece psikoloji eğitimi almış bu kişi geçtiğimiz Ramazan ayında cemaate bayram namazı bile kıldıramamış birisi. Eğitimden ticarete, sivil toplumdan din hizmetlerine kadar tekelini kurmuş olan paralel yapıyla mücadele Balkanlar'la sağlıklı ilişkiler kurmamız için elzem.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA