Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HİLAL KAPLAN

Şu liyâkat meselesi

Allah, size, emanetleri mutlaka ehline vermenizi ve insanlar arasında hükmettiğiniz zaman adaletle hükmetmenizi emrediyor. Doğrusu Allah, bununla size ne güzel öğüt veriyor! Şüphesiz ki Allah, hakkıyla işitendir, hakkıyla görendir. (Nisâ Sûresi, 58) Hz. Muhammed (s.a.v.), orudusyla birlikte Mekke'yi fethettikten sonra Kâbe'yi ziyaret etmek ister. Kâbe'nin anahtarı, nesillerdir babadan oğula aktarılarak bu vazifeyi üstlenen Osman bin Talha'dadır. Kendisi müşrik olduğundan Kâbe'nin anahtarının onda kalmasına itiraz edilir ve ayeti kerimenin bu hadise üzerine nazil olduğu söylenir. Hayal edin, Kâbe'nin anahtarı, liyâkat sahibi olmasından ötürü müşrik bir ailede kalacakır. Ayetin nüzülü sonrası Osman bin Talha, İslâm'ın muhteşemliğini görür ve Müslüman olur.
İşte liyâkat meselesi, dinimizce bu kadar önemsenen, Müslümanların uyması beklenen bir kuraldır. Ancak Türkiye'de on yıllardır devam eden bürokratik oligarşik sistem sebebiyle bu düstur ayaklar altına alınmıştır. O yüzden bugün, yeni sistemle birlikte, milletin AK Parti'den beklentilerinden birisi de ehliyet ve liyâkat sahiplerine hak ettikleri vazifelerin tevdi etmesidir.
Ne var ki, darbe girişimi travması sonrası, en yüksek noktalarda bile hainlerin tesbit edildiği, Cumhurbaşkanı'nın ailesiyle birlikte ortadan kaldırılmasına teşebbüs edildiği bir dönemden geçiyoruz. Elbette bu büyük travmanın etkilerini de uzun yıllar hissedeceğiz. Ancak kimsenin de bunun arkasına saklanarak hak etmeyen eşini dostunu bir yerlere yerleştirilmesine tahammül edilemez.
Fakat ilginçtir ki bu mesele sadece iki başörtülü vekilin ailesinden yükselen kişiler olunca gündeme getiriliyor. Fatma Betül Sayan Kaya ve Ravza Kavakçı'nın herhangi bir akrabası bir yere atandığında, o kişinin özgeçmişine, yeteneklerine veya ehliyetine bakılmıyor bile.
Yine öyle oldu. Şu anda Malezya Büyükelçiliği görevini sürdüren Merve Hanım'ın kızı Meryem, Cumurbaşkanlığı danışmanlığına atandı. Hangisinin kendisine ait olduğu belli olmayan bazı fotoğraflar üzerinden bir genç kız hedef gösterildi ve linç edildi. Şimdi size, kendisine ait olduğu net olan özgeçmişinden biraz bahsedeyim:
Meryem, çoğunluğun üniversiteye başlama yaşı olan 19'unda, George Mason Üniversitesi'nde lisans eğitimini bitirmişti. Ardından iki alanda yüksek lisans ve sonunda Nobel ödüllü Aziz Sancar'ın da mezun olduğu Dallas Teksas Üniversitesi'nde doktorasını tamamladı.
Hitabım, Kavakçı ailesini linç etmeyi ata sporu haline getirmiş çürümüş odaların mukimlerine değildir. Sözüm, onların verdiği repliklerle hareket edip, ilkokul yaşındaki çocuklarıyla birlikte kameralar eşliğinde taciz edilen, en aşağılık biçimde hedef gösterilen ve bu sebeple ömrünün bir kısmını ABD'de yeniden kurmak zorunda bırakılan Merve Kavakçı ve ailesine aynı söylemlerle bir kez daha saldıranlaradır.
İlkokula giden Kavakçı'nın kızları, beyaz yakalı mavi önlükleriyle, annelerinin elinden tutarak okuldan çıkarken, etrafları kameralarla ve yönlendirildikleri aşikâr olan sınıf arkadaşlarınca çevrilmişti. Arabaya ulaşana dek o iki küçük kız çocuğunu yuhalayan ve "Türkiye laiktir, laik kalacak" gibi anlamını bilmedikleri bir sloganla arkadaşlarını linç eden o öğrenciler kimbilir bugün neredeler. Fatma ve Meryem ise ABD'de dereceyle tamamladıkları yüksek eğitimleri sonrası, bugün Cumhurbaşkanlığı'nda danışmanlar! İyi ki oradalar...
Meryem, bu atama olmasaydı, kendisine sessiz sakin ve çok başarılı bir akademik hayat kurabilirdi. O, hizmet etmeyi seçti. Eleştiri yaparken saldırdığınız kişinin kim olduğuna bir bakın; aksi takdirde haklıyken haksız durumuna düşersiniz. Daha vahimi, hakka girersiniz.
Benden söylemesi...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA