Son 7 yılda 37 AK Partili siyasetçi ve vatandaşımız, PKK tarafından özellikle hedef seçilerek katledildi. Doğu ve Güneydoğu'da AK Parti il ve ilçe teşkilatları, kadın ve gençlik kolları binalarına son 5 yılda 248 silahlı, bombalı saldırı gerçekleştirildi.
Haritaya baktığınızda Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgelerinde bölücü HDP'nin karşısındaki birleştirici tek siyasi gücün AK Parti olduğunu görürsünüz. İşte o siyasi güçle demokratik yollarla baş edemeyen bölücü terör örgütünün halkı korkutup sindirmek için işlediği cinayetlerdi bunlar. Kimi çocuğun gözü önünde, kimi tesadüfen evine misafir olan kişilerle birlikte hunharca katledildi.
Bu minvalde AK Parti'nin HDP ile sadece sandıkta değil, sahada da en çetin mücadeleyi veren parti olduğunu teslim etmek gerekir. Çözüm süreci dâhil her dönemde HDP ile siyasi karşıtlığını muhafaza edip rekabetini demokratik çerçevede yürüten AK Parti, ne verdiği şehitler ne de yapılan saldırılar üzerinden "siyasi rant" güttü. Hatta bu yazıya dek muhtemelen çoğunuz bu kadar AK Partilinin PKK tarafından saldırıya uğradığını ve hayatını kaybettiğini de bilmiyordunuz.
Ne var ki bunların hiçbiri İyi Parti binasına isabet eden kurşun kadar konuşulmadı, konuşulmayacak. Üstelik kurşunun siyasi bir amacı olmadığı anlaşıldı. Karşıdaki inşaata dadanan hırsızları korkutmak amaçlı ruhsatlı silahı olan bekçi tarafından sıkılan kurşun cama isabet etmişti. Hepsi bu.
Fakat Akşener, binaya varır varmaz gözü dönmüş şekilde Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı suçladı ve Kılıçdaroğlu ile partisine oy istedi. Üstelik sandık ortakları HDP'liler de sanki AK Partilileri tek tek hedef alıp öldüren PKK değilmiş gibi "demokratik siyaset"ten dem vurdular.
Anlayacağınız muhalefetin hâli pürmelali bir kasaba sirkinden hallice...