Heron iddiaları konusunda Genelkurmay Başkanlığı uzun süre suskun kalmış ve ardından kamuoyunu tatmin etmeyen bir açıklama yapmıştı. Oysa bu defa, Genelkurmay 2. Başkanı Aslan Güner'e ilişkin telekulak iddiaları anında cevaplandırıldı ve tahkikat açıldı. Askeri zirvede bir üslûp değişikliği mi söz konusu?
Yalnız, Heron açıklaması da, - yeni belgeler ortaya çıktıktan sonra- inandırıcılıktan iyice uzaklaştı. İlker Başbuğ adına yapılan bilgilendirmede, "Heronlar çatışma başladıktan yarım saat sonra görüntü verdi. Çatışma 1.45'te başladı; görüntüler 2.15'ten sonra alındı" denilmişti. Dünkü Star gazetesinde, ek bilgiler yayınlandı: "Evet görüntüler 2.15'ten sonra tespit edilmişti ama, çatışma 1.45'te değil, 2.39'da başlamıştı."
Gene Star'a göre, üstü açık mevzide bekleyen time, tam 2.39'da bomba atılmıştı. Bilahare, o mevziden ayrılan askerler yedek mevziye intikal etmişti. Oysa PKK'lıların bir bölümünün yedek mevzide beklediği de, Heronlar tarafından görüntülenmişti; buna rağmen birlik uyarılmamıştı.
Genelkurmay'da üslûp değişikliği ortaya çıktığına göre, yeni Genelkurmay Başkanı'nın vakit geçirmeden bu konuyu da aydınlatmasını bekliyoruz.

***
Gene dinleme meselesine dönmek gerekirse... Bu noktada da, kafaları karıştıran bir durum mevcut. Madem kanun, sadece MİT, Emniyet ve Jandarma İstihbarat'a dinleme yetkisi veriyor, niçin Genelkurmay'da da yurtdışındaki PKK'lıları izlemek için dahi olsa, farklı bir istihbarat merkezi kuruluyor? Savunma Sanayi Müsteşarlığı, neden buna izin veriyor? Aslan Güner, Savunma Sanayi İcra Kurulu kararının altında Başbakan ve Genelkurmay Başkanı'nın imzası olduğunu söyledi. O zaman, başbakan da bir açıklama borçlu bizlere.
Aklımıza takılan bir başka soru da şu: Dinleme, Mercedes marka arabaya monte edilen bir araçla yapılıyormuş. Yurtdışındaki PKK'lıları izleyebilmek için neden Mercedes araca ihtiyaç var?
Herhalde yakında aydınlanırız.