Türkiye'nin en iyi haber sitesi
NAZLI ILICAK

Deniz Feneri ve siyasi ilişkiler

Deniz Feneri davasının sürüncemede kalması can sıkıcıydı.
Çünkü, Ergenekon ve Balyoz davalarına karşı çıkanlar, sanki denk düşüyormuş gibi, hep Deniz Feneri'ni örnek gösteriyordu.
Üstelik, davadan söz edildiği takdirde, konuşan kişinin başına bir iş geleceği belirtiliyordu.
Böyle bir iddia üzerine, 14 Mayıs 2011'de "Dokundum...
Bakalım başım yanacak mı?"
diye bir yazı yazdım.
Yazıda şöyle diyordum: "Deniz Feneri davası çok yavaş yürüyor. Almanya'da faaliyet gösteren Deniz Feneri e.V Derneği'nin gurbetçi vatandaşlardan topladığı 41 milyon euroluk paranın bir kısmının amaç dışında kullanılmasıyla ilgili iddialar, Frankfurt Eyalet Yüksek Mahkemesi'nde dava konusu olmuş ve bir miktar sermayenin Türkiye'deki Kanal 7 televizyonuna aktarıldığı hükme bağlanmıştı. (17 Eylül 2008) Bir ayak Türkiye'de olduğu için iddialarla ilgili bizim ülkemizde de soruşturma açıldı. 2.5 seneden beri iddianame bekleniyor.
Dosyalar Almanya'dan bir türlü gelemedi; tercüme edilmesi büyük zaman aldı. İddianamenin adli tatilden, yani 1 Ağustos'tan önce açıklanacağı belirtiliyor...
Buradan savcılara da sesleniyorum:
Elinizi çabuk tutun, davayı bir an önce açın. Gecikmiş adalet, adalet değildir."
Çok şükür... Nihayet, dava hareketlendi.
Deniz Feneri'nin muhalefet tarafından bu kadar sıkı takip edilmesinin sebebi, AK Partililerle ilişki ihtimali.
Zaten ilk günlerde böyle bir iddia gazetelerde yer almıştı.
Tayyip Erdoğan, şiddetli bir dille yalanlamıştı.
Deniz Feneri davasında, AK Parti'nin yönetici kadrosunu ilgilendiren bir alışverişin çıkacağını sanmıyorum. Boşuna bir heves var.

YAZARIN BUGÜNKÜ DİĞER YAZILARI
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA