Tuncay Özkan'ın kızı Nazlıcan ve kardeşi Nuran ile bir araya geldik. Anlattılar, anlattılar... Yüreklerinde biriktirdikleri acılara ve isyana beni ortak ettiler. Dosyadaki bazı ses kayıtlarından da bahsettiler. Meselâ Özkan, Şener Eruygur'a, "Atatürkçü Düşünce Derneği'ne aday olmayın" demiş. Bunu, bir ast-üst ilişkisi saymışlar. Bir başka telefon kaydında, Özkan, "Şener" diye hitap ettiği bir kişiden zarfı getirmesini istiyor. Ona, Emniyet sorgusunda "Şener Eruygur'a talimat mı verdiniz?" diye soruyorlar. Meğer Tuncay Özkan'ın şoförünün adı da Şener'miş... Bir başka ses kaydı şöyle: "Ne oldu bu ordu... Ne zaman bitecek örgütlenme?" diye soruyor Özkan muhatabına. Polis, "Orduyu örgütlüyorsunuz" iddiasını ona yöneltiyor. Meğer, "Biz Kaç Kişiyiz" girişiminin Ordu ili örgütlenmesi söz konusuymuş.
Ailenin farklı endişeleri de var. Tuncay Özkan, 12 Haziran'dan bu yana tam 38 kilo vermiş. Derin bir üzüntü yaşıyor. Dikkat ederseniz kamuoyu, sadece tutuklu 8 milletvekilinin serbest bırakılması hususuna odaklanmış. Ya geride kalanlar! CHP, daha önce de söylediğim gibi, Ergenekon sanıkları arasından tercih kullanarak aday göstermekle çok yanlış yaptı. Neye göre Balbay'ı, Haberal'ı seçti de Özkan'ı dışarıda bıraktı? Tutuklu milletvekilleri çıkıp mahkemenin huzuruna "Biz suçlu olsaydık, halk bizi seçer miydi?" diye soruyor. Tıpkı Özkan gibi, CHP'nin tercihine mazhar olmayanlar, daha da zor durumda kaldı. Herhalde, Özkan'ın son seçimlerden sonra 38 kilo kaybetmesini bu ruh haletine bağlayabiliriz.