Türkiye'nin en iyi haber sitesi
ŞELALE KADAK

Gül: Kimse kimsenin hayat tarzına karışamaz

Strazburg dönüşü, 'First Lady' Hayrünnisa Gül, Avrupa Konseyi Parlamenterler Meclisi'ndeki konuşması güzel geçtiğinden belki GAP uçağına gülümseyen bir yüzle binmişti.
24 saatlik seyahatimizin gidiş yolunda bizlere 'türban' konusundaki suskunluğunu bozmuştu ama 'Eğitim Her Engeli Aşar' kampanyasının ulaştığı noktayı Avrupa'da anlatacağı için hiçbir konunun bunu gölgelemesini de istemiyordu. 81 ile sırf bunun için ziyaretler yapıyor, neticesinde son bir yılda eğitimde engelli sayısının yüzde 30'lara çıkmasını sağlamanın mutluluğunu yaşıyordu.
GAP uçağının İstanbul'a inmesine az bir zaman kala, Hayrünnisa Gül ile mini bir sohbet daha yaptık. Konuşmayla ilgili parlamentoda CHP'li vekillerin Sosyalist Grubun protesto ettiğine yönelik iddialar olmuştu. Ama sonra söz alan parlamenterlerden hiçbir tepki gelmediği gibi herkes böylesi insani bir konuya büyük destek vermişlerdi. Hayrünnisa Gül , 'Hiç endişelendiniz mi' şeklindeki sorumuza, "Hiç olmadı. Siz içten olunca onlar da öyle oluyor. Ben hiç negatif bir şey düşünmedim. Sosyalistlerin başı konuşmamı en çok takdir edenlerden biri oldu. Ben hiç öyle bir şeye olasılık vermedim çünkü kendileri için ayıp olurdu. Onlara yakışmazdı. Fransa'nın engelliler konusunda da aşamadıkları şeyler var. Avrupa Konseyi farklı, Fransa'da olabilir ama Fransa değil" diye cevap verdi.
First Lady ile sohbetimiz ordan oraya kaydı. Örneğin Hayrünnisa Gül'ün şehit ailelerine yaptığı ziyaretler gibi, endişesi olan ve yüzde 42'yi temsil eden ailelerden birine de gitmeyi düşünüp düşünmediği sorulardan biriydi.
"Ben bunu hiç anlayamıyorum nasıl böyle bir duyguya kapılıyor insanlar. Yanlış bir duygu. Empati yapmamız lazım. Kimse kimsenin hayat tarzına karışamaz. Herkesin özeli var. Ben kendi ailemde her türlüsüyle iç içe yaşıyorum. Her türlü özelliği olan, kendine mahsus özelliği olan insan olabilir. İnsanız bazen kendi kendime 'acaba o şöyle mi' dediğim anda eşim "o onun hayatı, sen bunu dile bile getiremezsin' diye hatırlatıyor." İşte bu noktada söze Mehmet Altan giriyor ve 'Başörtüsünden mağdur birisinin de yaşamadığı bir yaşama empati yapması lazım' diyor. Gül bunun üzerine, "Ama zaten biz yapıyoruz ailelerimizde. Herkesin ailesinde öylesi de var böylesi de var.
Benim yapım farklı, çocukluğumdan beri gelen bir şey. Bana baskı yaparsanız olmaz, kendi arzumla yapmak isterim her şeyi. Çocuklarımı da hep diyorum 'kendine de yapılmasını istemediğim bir şeyi başkalarına da yapma'. Bu benim sadece çocuklarıma değil tüm Türk halkına tavsiyem."
Hayrünnisa Gül'e protokolde uğradığı tavırları hatırlatıyoruz. Şöyle söylüyor:
"Bunları dile getirmek bile beni rahatsız ediyor. Hoş değil, biz artık bunları geride bırakalım. Artık çok yorulduk, çok enerji kaybettik. Ben dile getirmedim. İçerde her şeye sabrettim. Ben bunu dile getirsem ne kazanacağım. Şuna bakıyorum ben buna sabredersem ileride Türkiye için faydalı olacak mı o zaman sabrediyorum."
Azeri parlamenter Paşayeva'yı gündeme getirince ise, "Aslında Azerileri de ben şahsen tanıyorum, çok çok iyi insanlar ama her halde insan bir şeye girince çıkamıyor. Aslında şu Ermeni meselesi çözülse onlar da bunun meyvesini yiyecek. Elbette onlar da kendilerini haklı görüyorlar ama diyorum ya hep empati yapmak lazım" diyor.
"Ben Irak'a giden ilk First Lady oldum. Talabani'nin eşi o kadar sevindi ki 'Benim ilk misafirimsiniz. Çok cesur bir kadınsınız' dedi. O kadar bombaların altındasınız. Biz kaldığımız gece uyumadık. Ama korkmadım. Biz inanan insanız kaderimizde varsa olur. Orada çocuk olmak ister misiniz? Oradan çok üzgün geldim. Çocuk hastanesini ziyaret etmek istedim güvenlik açısından uygun görmediler. Doktorlar bize ziyarete geldi destek istediler. Ben de doktorlarınızı Türkiye'ye eğitime alalım dedim "gönderemeyiz, giderlerse bir daha geri gelmezler" dediler.
Beni en çok etkileyen yerlerden biri Irak. Abdullah Bey "gelir misin" diye sorduğunda hiç düşünmeden evet dedim. Benim onlara verdiğim moral ne kadar önemli."

***

First Lady Hayrünnisa Gül'ün parmağındaki yüzük dikkatimizi çekiyor. Öğreniyoruz ki yüzük dünyaca ünlü mücevher tasarımcımız Sevan Bıçakçı'nın ellerinden çıkmış. Gül, "Bizde sanatkarlar hep Rum'dur, Ermeni'dir. Bu bizim çeşitliliğimiz, güzelliğimiz. Eski İstanbul motifli var yüzükte. Sevan'ı dünyada tanımayan yok. Özellikle yurtdışına giderken takmaya özen gösteriyorum" diyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA