Türkiye'nin en iyi haber sitesi
HASAN BÜLENT KAHRAMAN

Mısır'da laiklik tartışmak

Bu hafta Princeton Üniversitesi'ne gidip, öteki işlerin yanı sıra, "Türkiye'de neler oluyor' başlıklı bir konuşma yapacağım. O başlığı kendime bir "alameti farika" olarak seçtim. Dünyanın neresinden bir konferans, ders teklifi gelse, başlık olarak aynı şeyi öneriyorum. Başlık aynı ama içerik her defasında değişik oluyor. Çünkü hem Türkiye'de olanlar, tartışılanlar her hafta değişiyor hem de bu ülke politik ve toplumsal konular bakımından dünyanın en ilginç laboratuvarlarından biri.
Nasıl olmaz? Başbakan Erdoğan, partisi hakkında "laiklik karşıtı eylemlerin odağı" iddiasıyla kapatma davaları açıldıktan ve derin devletle bunca çatıştıktan, attığı demokratikleşme adımlarının tamamı "otoriterleşme" diye tanımlandıktan sonra gitti Mısır'da laiklik konusundaki görüşlerini açıkladı, laiklik-Müslümanlık ilişkisine değindi.
Böyle bir konuyu konferans mevzuu yapmayıp da insan ne yapar?

***
Bütün bu tartışma hengâmı içinde dikkatimi çok farklı bir nokta çekti.
Basına sızanlardan öğreniyoruz ki, Erdoğan'ın konuşmasını Araplar "ılmaniyye" diye çevirmişlerdir ve bu da Arapçaya ve İslam metafiziğine hayli vakıf Fehmi Koru'nun ısrarla yazdığı gibi, su götürmez bir biçimde "dinsizlik" demek. Nitekim aynı noktayı Erdoğan da vurguladı ve Mısırlı aydınlar arasında laikliğin çevirisinde kullanılacak bir kelime bakımından da, laikliğin bizatihi ne olduğu konusunda da yeni bir tartışmanın başlayacağından söz etti.
İki şey söyleyeyim.
***
Birincisi, Mısırlıların hali, eğer gerçekten laikliği karşılayacak bir sözcükleri henüz yoksa, biraz bizim 19. yüzyıldaki halimize benziyor. Başka yolu yok, oturup o sözcüğü bulacak veya ödünç alacak ve kullanacaklar. Nasıl Araplar da biz de, Bernard Lewis'in İslam'ın Siyasal Dili isimli kitabında ve farklı bir makalesinde yazdığı gibi, 19. yüzyılda "vatan" gibi, olmayan sözcükleri, bulmuş, dile ithal etmişsek şimdi sıra onlarda. (Bu arada, ne kadar yeridir bilmem ama sömürgeleşme, yabancı kültür, çeviri, dil dönüşüm, ilişkilerinde bildiklerimizi Mısır'ın Fransız ve İngiliz işgalleri sonrasında bu alanlardaki tutumu, konumu itibariyle ele alan, okuduğumda çok etkilendiğim bir kitabı anmadan geçmeyeyim: Sözcükleri Silahsızlandırma: Mısır'da İmparatorluk ve Çevirinin Baştan Çıkarıcılığı, Shaden M. Tageldin.)
Bu tamam ama ikinci mesele başka bir noktada düğümleniyor.
Mısır, Osmanlı modernleşmesinde ikili bir rol oynamış veya ikili bir yer tutmuştur. Hem Osmanlı modernleşmesinden etkilenmiştir, hem de Osmanlı modernleşmesini etkilemiştir. Böyleyken bile, Osmanlı, o dönemde Niyazi Berkes'in tarihini anlattığı laiklik konusunu, velev ki çok farklı bir biçimde, ele alır ve irdelerken bu konuda nasıl böyle bir noktada kalmıştır, bambaşka bir irdelemenin özü olmalıdır.
***
Değindiğim şu nokta Osmanlı-Cumhuriyet modernleşmesinin özelliğini olduğu kadar özgüllüğünü (spesifik oluşunu) de yeterince açıklıyor. Kaynaklarını, niteliğini burada tartışmanın imkânı yok ama Şükrü Hanioğlu'nun güçlü araştırmalarıyla bambaşka bir düzleme taşıdığı 19. yüzyıl Osmanlı entelektüel tarihinin farkı burada. Osmanlı, 19. yüzyıl (bana göre 1848 sonrası) Avrupa materyalizminden etkilendi, onunla sürekli bir etkileşim içinde kaldı ve bu süreç onu doğrusuyla yanlışıyla laikliğin kıyısına getirdi. Şimdi, Hanioğlu'nun yazdığı Atatürk'ün Entelektüel Biyografisi'nde bir kere daha görüyoruz ki, laiklik bu uzun oluşumun bir uzantısı ve sonucudur.
Bu tarih neden bizde farklıdır, niye OD ülkelerinde daha farklı?
Atatürk, Türkiye'ye yaptığı gezide İran Şahı'na"laikliğe git" dediğini söylüyor, 1934'te. Bu öneriyi hangi bağlamda yaptığını tartışmak mümkün ama OD ülkelerinin 2011'de gelip dayandığı noktada bu tartışma daha farklı bir anlam taşıyor. Bugün demokratikleşme çabası içinde olan bir OD var karşımızda ve Erdoğan bunun laiklikle olan bağını işaret ediyor. O bağ neden şimdi Amerika'da bir Türkiye modeli tartışmasının başladığını da bize göstermesi bakımından önemli ve ilginç.
Biraz daha devam etmek istiyorum.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA