15 Temmuz darbe girişimini, dün yayınlanan, Pazar ekinde 'haramilik' olarak nitelendirdim. Bunun bir 'mafya' tavrı olduğunu belirttim. Öyledir. Siyasal, meşru ve demokratik iktidarı silah zoruyla, FETÖ darbe girişimiyle devirmeyi düşünmek haramiliktir.
Fakat siyasetin en önemli özelliği, kendisine yönelik her girişimi siyasallaştırmasıdır. Siyaset, siyaset dışı ve karşıtı olanı da kapsayacak yöntemleri bulmak zorundadır. Güç olanı bunların da gene siyasal, meşru ve demokratik platformlarda gerçekleştirilmesidir.
Şimdi FETÖ girişimini bütün dehşetiyle birlikte konuşuyoruz. Çünkü, kendisi de çok eski bir asker olan Ömer Laçiner, halkına ateş etmenin askerlik şerefiyle bağdaşmayacağını belirtti. Bu çok önemli bir husustur. Çünkü, Roma ordularından beri askerliğin üzerine oturduğu temel kavram 'erdem'dir. Onun kişilerde somutlaşmış hali olan 'şeref'tir.
***
Bana kızanlar olduğunu biliyorum ama ne yapayım, gene de belirtmek zorundayım, bugüne kadar yaşanmış
tüm darbeleri bu açıdan değerlendirdim. Şimdi geriye dönüp bugünkü günde şunu bunu eleştirmeyi de
şık bulmam ama
askerin/ordunun örgütlü darbe girişimini bile
erdem planında çok sorunlu görürken milletine uçakla, tankla, en ağır silahlarla saldıranları mı erdem-şeref çizgisinde göreceğiz?
Oysa
Yenikapı mitingi, bilhassa bütün partilerin iştirakiyle bu çarpıklığı, bu yozlaşmayı düzeltme girişimiydi. Bana inanınız! Her defasında
ordu bozmuş, halk düzeltmiştir.
Ordu '
modernleşme' adı altında
kendi iktidarını istemiştir, hem de en çarpık bir şekilde.
Halk onun karşısına
erdemini, onurunu yüceltecek ve koruyacak şekilde
siyaseti ve demokrasiyi çıkarmıştır.
Bilmediğimiz, gözden
ırak ettiğimiz budur.
Modernleşme-demokrasi ilişkisinin
erdem ve bireysel irade planındaki yansımalarıdır,
son 60 yıllık darbeler tarihimiz. Onurla, faziletle
haramiliğin çarpışmasıdır.
Gene size bir şey söyleyeyim.
15 Temmuz akşamı darbe haberini aldıktan
hemen sonra sokaklarda dolaşırken, henüz
Başbakan Yıldırım ve
Cumhurbaşkanı Erdoğan açıklamalarını yapmamışken,
insanları caddelere taşarken gördüm. Açıklamalardan sonra ise
iş bir kaynamaya döndü. İnsanlar
onurlarına, haysiyetlerine sahip çıkıyordu.
Size bir şey daha söyleyeyim: Bu işin kökeni
27 Nisan 2007'dir. O utanç verici, yüz karası '
367 şartı' milletin iradesine dayatılınca ve
Gül'ün Cumhurbaşkanlığı o yoldan engellenmek istenince, hem o sabah yazılan bildirge, hem de erken seçimde
halkın Ak Parti'ye verdiği oy haysiyetini korumak içindir.
1960 darbesinin
1965'te,
1971 darbesinin
1973'te,
1980 darbesinin
1983'te halk tarafından aşılmasından insanlar hiç mi ders almamıştı, sorusunun yanıtını biliyorum ama şimdi söylemeyeyim. İş 15 Temmuz'a kadar geldi sonunda...
***
Yenikapı mitingi alanı dolduran milyonlarca insanla bir
milat oluşturdu. Şeki şüphesi yok bunun. O milat '
geleneksel' olarak,
kültürel olarak,
yapısal olarak
darbelere taraftar olan kesimi de şimdi
darbe karşısında durmaya itti. Bu bir dönüm noktasıdır, Türkiye'nin bundan sonraki tarihi bakımından. İş bundan sonrasını buna göre düzenlemektedir. Ona da '
demokratik devrim' diyorum işte.
Tanpınar, gittiğini birkaç kez gördüm de, demokrasinin geldiğini hiç görmedim diyordu. Ben demokrasinin geldiğini de gördüm!...