Türkiye'nin en iyi haber sitesi
KEREM ALKİN

İklim mücadelesi ve yenilenebilir enerji

Dünya ekonomisini ve küresel ticareti önümüzdeki 10 yıl derinden etkileyecek mega trendlere baktığımızda, 'dijitalleşme' hiç şüphesiz ki 1. öncelikli gündem maddesi olarak öne çıkıyor. Küresel tedarik zincirlerinde 'kaynak çeşitlendirmesi', yükselen 'yeni orta sınıf', 'kentleşme' ve ülke ekonomilerinden çok, dünya ekonomisinin geleceğini sırtlayacak 50 öncelikli mega kent hiç şüphesiz dünyanın önde gelen ekonomilerinin başkentlerinde de, uluslararası kuruluşların ajandasında da öncelikli gündem maddesini oluşturmakta. Ancak, tüm bu başlıklar arasında bir önemli gündem maddesi var ki, önümüzdeki 10 yıl en az 'dijitalleşme' kadar ön planda olacak: 'Sıfır Karbon Dünyası'.
'Sıfır Karbon Dünyası' başlığı altında en önemli temel alt başlık ise 'enerji dönüşümü'. Önümüzdeki 10 yıl, fosil yakıt bazlı enerji teknolojilerinden ve alt yapısından, yenilenebilir enerji bazlı enerji teknolojileri ve alt yapısına büyük bir dönüşüm hız kazanacak. Türkiye'nin yenilenebilir enerji alanındaki imkan ve kabiliyetleri konusunda geniş bir farkındalık oluşturmak, Enerji ve Tabi Kaynaklar Bakanlığı'mızın geniş kapsamlı proje ve stratejilerine akademik alanda katkıda bulunmak adına, Yenilenebilir Enerji Araştırmaları Derneği'ni (YENADER) kurduğumuzda, en önemli mücadele alanlarından birisi, fosil yakıt bazlı ekonominin 'algı operatörleri'nin yenilenebilir enerji alanında 'rüzgar' ve 'jeotermal'e karşı yürüttükleri 'manipülasyon'ları bertaraf etmekti; deli saçması 'şehir efsaneleri'ni deşifre etmekti.
Bugün, ekim ayı sonu itibariyle İtalya'daki G20 Liderler Zirvesi, hemen sonrasında İngiltere'de, Glasgow'da COP26 toplantısında, dünyanın önde gelen liderleri, 'Sıfır Karbon Dünyası' adına tarihi müzakere ve pazarlıklara imza atarken, 'enerji dönüşüm'ü ve 'yenilebilir enerji' en önemli gündem maddelerini oluşturacak. Dünya GSYH'sında yüzde 1,1'i aşan payı olan Türkiye'nin, küresel karbon emisyonunda sadece yüzde 0,7 payı olması, Türkiye'nin masada elinin ne kadar güçlü olduğu konusunda bize gereken ipucunu veriyor. Üstelik, hidro, rüzgar, güneş ve jeotermal konusunda, yenilenebilir enerji imkan ve kabiliyetleri açısından, Türkiye dünyanın en şanslı ülkelerinden birisi iken.
Anadolu Ajansı'ndan Nuran Erkul Kaya, Gülşen Çağatay'ın haberi, ilk kamu yatırımının 1975'te, özel sektör yatırımının ise 2006'da devreye girdiği jeotermal imkanları ve jeotermal santralleri açısından, Türkiye'nin dünyada öncü olduğuna işaret ediyor. 2006'de 82 megavat jeotermal enerji kapasitesi, geçtiğimiz temmuz ayı itibariyle kurulu güçte 1650 megavata, santral sayısında ise 63'e ulaşmış durumda. Uluslararası Yenilebilir Enerji Ajansı'nın (IRENA) verilerine göre, Türkiye bu verilerle, jeotermal enerji kapasitesinde dünyada 4., Avrupa'da ise ilk sırada yer almakta. 2020 itibariyle, dünyada var olan 14 bin 50 megavat jeotermal enerji kapasitesinin yüzde 11,5'i Türkiye'de bulunuyor.
Türkiye'nin 98 bin 263 megavat olan toplam elektrik kurulu gücünün yüzde 1,65'ini, yenilenebilir enerji kapasitesinin ise yüzde 3,17'sini temsil eden jeotermal enerjiyle üretilen 5,9 milyar kilovatsaat elektrik üretimi sayesinde, Türkiye yaklaşık 1,2 milyar metreküp doğal gaz ithalatından tasarruf etti. Önümüzdeki sonbaharı, 'Sıfır Karbon Dünyası', 'Enerji Dönüşümü' ve 'Yenilenebilir Enerji' adına dikkatle takip edelim.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA