Türkiye'nin en iyi haber sitesi
RASİM OZAN KÜTAHYALI

Bitmeyen başörtüsü düşmanlığı ve Atatürkçülük

22 Şubat 2017'de başörtülü yurttaşlarımızın subay ve astsubay olabilmesinin önü açıldı. Gerçek bir özgürlükçü reformdu bu. 2008-9 zamanlarında üniversitelerde henüz başörtüsü yasakken TV ekranlarında emekli generallere "Başörtülü kadınlar sadece üniversitede öğrenci olmayacak. Subay da olacaklar hatta general bile olabilecekler, demokrasinin gereği budur" diye söylediğimde bana deli muamelesi yapıyorlardı. Bıyık altından gülüyorlardı. Şimdiyse bütün bunlar gerçek oldu ve bu 28 Şubatçı generallerin kendileri delirdi...

***
Elbette bu 28 Şubat kafası sadece emekli subaylara mahsus değil. Maalesef bazı muvazzaf subaylarda da hâlâ bu vesayetçi kafa vardır. Nitekim başörtülü subayların olacağı gerçeğiyle beraber bazı kışlalarda bir kıpırdanma, bir kaynaşma yaşandığı çok açık ve nettir. Devletin ilgili istihbarat birimlerinin hepsi bu bilgi noktasında müttefiktir. Bu demek değildir ki bir askeri kalkışma ya da ayaklanma ihtimali vardır. Böyle bir şey şu an yoktur. Fakat kışlalarda başörtüsü düşmanlığıyla bir homurdanma ve hareketlenme olması bile demokrasiye aykırı ve kabul edilemez bir olaydır...
***
1950'de ezanın orijinal İslami haline döndürülmesi ile beraber DP iktidarına karşı kışlalarda ilk hareketlenme başlamıştır. 27 Mayıs'ın baş aktörü darbeci general Cemal Madanoğlu anılarında bunu açıkça yazmaktadır. Yani sivil seçilmiş hükümeti devirmek bu alçakların kafasında 1950'den beri vardır. Ezana bile tahammülü olmayan bir çakallar sürüsüdür bunlar. Darbe 10 sene sonra DP hükümeti hiçbir ciddi önlem almadığı için göz göre göre gelmiş ve Türkiye'yi mahvetmiştir.
Ordumuz içinde 27 Mayıs ruhunu taşıyan Dündar Seyhan gibi Orhan Kabibay gibi subayların temizlenmesi şarttır ve bu hainler kesinlikle temizlenecektir. Bu 27 Mayıs kafasının FETÖ'den hiçbir farkı yoktur. İkisi de vatan hainidir. Ayrıca bu 27 Mayıs kafalıların en nefret ettiği insanların başında demokrat ve meşruiyetçi bir paşa olan Genelkurmay Başkanı Hulusi Akar gelmektedir...
***
Ayrıca 15 Temmuz ihanetine FETÖ'cü hainlerin yanında FETÖ-dışındaki generallerden de büyük katılım olduğu yine somut bir bilgidir. Bu gerçeği inkâr eden komik duruma düşer. Devletin tüm birimleri bu bilgiyi teyit etmektedir. Fakat ben 15 Temmuz'daki FETÖ-dışı bu alçak darbecilere de 22 Şubat sonrası kışlalarda kıpırdanan 27 Mayısçılara da Atatürkçü denmesini kesinlikle yanlış bulduğumu daha önce yazdım. Bunlar Yassıada zalimi Tarık Güryay kafalı hainlerdir...
***
Tarık Güryay denen aşağılık işkenceci ve darbeci Yassıada'da gerçek bir Atatürkçü ve gerçek bir hanımefendi olan Perihan Arıburun'u tekme tokat dövmüştür. Cesur ve mert bir kadın olan Perihan Arıburun da bu işkenceye karşı "Çıkar silahını erkeksen vur beni" diye bağırmıştır. Perihan Hanım Atatürk'ün çok sevdiği, Harbiye'den hocası ve Kurtuluş Savaşı kahramanı General Naci Eldeniz'in kızıdır. 27 Mayıs ihanetine karşı çıkmış ve hapse atılmış şerefli bir subay olan Hava Kuvvetleri Komutanı Tekin Arıburun'un da eşidir. Tekin Paşa'nın soyadını bizzat Atatürk koymuştur. Çünkü babası Çanakkale'de Conkbayırı kahramanı ve Atatürk'ün silah arkadaşı Şehit Yarbay Hüseyin Avni Bey'dir. İşte bu insanlar gerçek Atatürkçülerdir. Atatürk'ün can yoldaşlarıdır. 27 Mayıs'ın şerefsiz darbecilerinde azıcık samimi Atatürk sevgisi olsa Atatürk'ün en sevdiği insanların çocuklarına bu aşağılık işkenceleri yapamazlardı. O sebeple bugünün darbecileri de Atatürk'ü istismar edemeyecekler. İzin vermeyeceğiz. Her darbeci vatan hainidir ve bedelini muhakkak ödeteceğiz...

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA