Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Çanakkale Savaşı bugün olsa...

Bakanımızın ve diplomatlarımızın polis tarafından alıkonulduğu, Türk kökenli Hollanda vatandaşlarının yerlerde at nalları altında ezildiği, polis köpeklerine ısırtıldığı o görüntüler kolay kolay unutulmayacak.
Kuşkusuz, daha infial yaratan olaylar yaşanırken, iktidardaki siyasi partiye olan husumetini ülkesine endekslemiş olanlarımızın içler acısı hali de...
İsme gerek yok, kimler olduğunu çok iyi biliyorsunuz. İçlerinde yurtseverliği yıllarca şovenizm diye bizlere yutturan solcular ve ağzı açık Batı hayranı beyazlar da var; Akşener tipi milliyetçi görünümlüler ve makam mevki gidince AKP demeye başlayanlar da...
Önce Türkiye hakkında açık bulmak için Hollanda kanunlarını açtılar önlerine.
Ardından suyun kaldırma kuvvetini bulan Arşimet gibi heyecanla "evraka evraka" diyerek Hollanda ve Avrupa yasalarının yabancı bir devletin seçim mitinglerine izin vermediğini söylediler.
Ama çok geçmeden yasaklanan toplantıların miting değil, kanunların yasaklamadığı salon etkinlikleri olduğu ortaya çıktı. Dahası o yasaların ülkede "hayır" kampanyası yapan PKK'ya ya da diğer Türk partilerine niçin engel olmadığı sorusunun yanıtı da yoktu.
Yasa işi ellerinde patlayınca, üstelik Müslüman Rotterdam Belediye Başkanı Ahmet Ebu Talip'in göstericiler için vur emri verdiği türünden skandallar da ortaya çıkınca çaresiz başka bir boyuta geçtiler.
"Tecavüze uğrayan kadın da açık giyinmeseymiş" diyen sapıklar gibi, "bizimkiler de gitmeseydi canım istenmedikleri yere" diye söylenmeye başladılar.
Son günlerinde ise, diplomatiklerine, devşirdikleri hukukçularına ve bir önceki dönem vekillerine uluslararası hukuktan boncuklar bulduruyorlar.
Neymiş, egemen bir ülkenin bakanına ve diplomatına sahip çıkmasının da bir ayarı varmış. Faşiste faşist diyemezmiş, hele Nazi benzetmesi hiç yapılamazmış. Çünkü Viyana Konvansiyonu falan bunu kaldırmazmış.
Ne büyük zavallılık değil mi?
Ne yazık ki kendilerine kötü bir haberim daha var.
Dün Hollanda basınının ilk gündemi, iki Türk diplomatın Hollanda polisi tarafından alıkonulmasının ülkenin başına büyük işler açabileceğiydi.
Bu uygulamanın Viyana Konvansiyonu'na aykırı olduğunu ve Türkiye'nin Adalet Divanı'nda açacağı davayı kazanabileceğini söyleyen ünlü hukukçular, Hollanda'nın acilen Türkiye'den özür dilemesini tavsiye ediyorlardı.
Bence de... Yabancı basını daha çok Türkiye'yi aşağılayacak argüman aramak için tarayanlar yine kesin görmemişlerdir.
Hem zaten dün çok meşgullerdi. Twitter'da, instagramda Çanakkale Zaferimizi kutluyorlardı.
Paylaşımlarına bakarken, iyi ki o günlerde bu tür çoğunlukta değildi diye geçirdim içimden.
Düşünsenize kim bilir ne kulplar takarlardı Çanakkale'de savaşan bu ülkeye, devlete, kahramanlarımıza, Atatürk'e...
Olası manşetlerini hayal edebiliyoruz:
"Ne vardı canım bu kadar büyütecek, bir kere geçiverselerdi Boğaz'ı. Kendimizi bütün dünyaya düşman ettik mirim!"

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA