Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Nasılsınız diye sorsam kızar mısınız?

Bugünlerde kimseye "Nasılsın" diye sorulmuyor.
İnsan, aldığı "Nasıl olalım ki" cevabının ardından karşındakine ilaç niyetine söyleyeceği bir kelimeyi de içine atıyor, yutkunuyor.
Zira çoktan "insanlar virüs kaparken hal hatır soran" bir umursamaz pozisyonuna düşmüş oluyorsunuz.
Bu noktadan sonra yapabileceğiniz tek şey, karşınızdaki gibi suratınızı düşürüp hızla olay yerinden uzaklaşmak. Ve eğer sağlam bir kişiliğimiz yoksa, bu deneyimden kimseye gülümsememek hatta mümkünse insanlarla ağzınızı açmadan selamlaşmak gerektiği dersini çıkartmak.
En güvenli yol bu çünkü.
Kriz ve panik dönemlerinde oluşan kolektif bilinçaltına teslim olmak, "çıkıntılık" yapmamak.
Doğru, sonuçta, kişiliğinizden taviz vereceksiniz... Ya da birine iyi şeyler söyleyerek kendinizi mutlu hissetme "hakkınızdan" mahrum kalacaksınız.
Olsun!
Hele bugünleri atlatalım...
Sonra her şey normale dönecek nasılsa...
Yine eski halimize döneriz elbette, artık bizden geriye ne kaldıysa tabii!

***

Kriz günlerinde sosyal ilişkiler sadece selamlaşma faslıyla bitse yine iyi...
İş yerinde üç beş kişi bir araya geldiğinizde "Ali Korona olmuş diyorlar ama henüz testi negatifmiş" şeklindeki saçma muhabbetlere katılıp katılmamak da bir sınav.
Katılsanız "delirdiniz mi" demekten başka bir şey söyleyemezsiniz.
Hiç oralı olmasanız bu kez de "Bencil herif, Ali umurunda bile değil mi" bakışlarına maruz kalacaksınız.
En iyisi grup "gerçekliğine" uyum sağlamak.
Mesela, felaket seansına "İkinci teste de negatif çıkarsa pozitif olur" türünden katkılar sağlamak.

***

İşte böyle böyle toplumlar tornadan çıkmış gibi şekillendiriliyor.
Her kriz bir aynılaştırma seansıyla sonuçlanıyor.
Ekonomik kriz, salgın krizi, terör krizi, savaş krizi, mülteci krizi derken... Ayakta kalmanın ve az hasarla atlatmanın en güvenli yolunun baskın söyleme ve sürüye uymakla mümkün olacağını kazınıyor zihinlerimize.
Artık akla kara arasında incecik bir çizgi olan gerçekliğin yanında grinin tonları görünmez oluyor.
Gerçek körü oluyoruz.
Direnmek lazım!
Zira bu zor günler de diğerleri gibi geçecek. Ve ne yazık ki aklını mantığını, kişiliğini sınamak zorunda kalmadığımız için bugüne kadar saygı duyduğumuz pek çok kişi eleğin üstünde kalacak.
Daha fazla kendimizle kalacağız yani. Farklılıklarımıza, tonlarımıza işte o zaman daha fazla ihtiyaç duyacağız.
Size kendinizi hissettiren özelliklerinize gözünüz gibi bakın. İleride tuvalet kağıdından daha çok lazım olacaklarına emin olabilirsiniz.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA