Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

En çok neyi özlediniz?

24-26 Nisan 2020 tarihleri arasında yapılan "Özlenenler, Salgın Esnası ve Sonrası Hayata Bakış Araştırması" sonuçlarına göre halkımız en çok (yüzde 24) "sarılmayı, kucaklaşmayı" özlemiş.
Araştırmaya göre, "Dışarı çıkıp özgürce dolaşmayı özledim" diyenler yüzde 23 ile ikinci sırada yer alıyor.
"Pandemi süreci sonrası hayatınızda ne gibi değişiklikler yapmayı düşünüyorsunuz?" sorusuna da katılımcıların yüzde 37,6'sı "Sağlıklı yaşamaya özen göstereceğim" demiş. Yüzde 23'ü ise "Aileme daha fazla zaman ayıracağım" yanıtını vermiş.
"Korona sonrası ilk olarak görüşmeyi- buluşmayı düşündüğünüz kişi kimdir?" sorusuna yaklaşık her dört kişiden biri "Anne-Babam" yanıtını vermiş. "Arkadaşlarım ile görüşeceğim" yanıtını verenlerin oranı ise yüzde 22.
"Pandemi süreci bittiğinde ilk olarak ne yapmayı planlıyorsunuz?" sorusuna katılımcıların yüzde 30,1'i "Aile - Akraba ziyaretine gitmek", yüzde 23,9'u "Arkadaşlarımla bir araya gelmek", yüzde 12,7'si "Sahil kenarına gitmek" ve yüzde 9,1'i "Camiye gitmek" yanıtını vermiş.
Kebapçıya, dönerciye gitmeye de hasret kalmışız.
Sabah erkenden kalkıp işe gitmek bile özlenen arasında...

***

Evet, tek kelimeyle birbirimizi özlemişiz.
Yolda, fırın kuyruğunda insanlar birbiriyle iki laf etmek için çırpınıyor.
Yüzler daha çok gülüyor. Birbirimize daha çok sıramızı veriyoruz.
Bakkala gitmek için evinden çıkan komşunun kapısını çalıp "bir şey lazım mı" diye soruyor...

***

Gelen bahar gibi bunu da "Fark etmedik mi" diyorsunuz?
Olabilir...
Kafanızı sosyal medyadan kaldırmıyorsanız insanların korona günlerinde gündeminin, derdinin günlerdir Twitter'da yapılan "Alevilik ayrı bir din midir yoksa İslam'a dâhil midir" tartışması olduğunu düşünebilirsiniz.
Ya da asıl mevzuun, Ankara Barosu'nun binlerce yıllık dinlerin eşcinselliğe bakışını yargıya "şikâyet" etmesi olduğunu sanabilirsiniz.
Çünkü bu ülkenin kahir ekseriyeti birbirini özlemişken, toplumsal nefretten beslenen simsarlar da korona günlerinde kısır didişmelere hasret kaldılar.
Farkında mısınız bilmiyorum ama Alevi bir vatandaşın ya da eşcinsel bir yargı mensubunun uğradığı somut bir ayrımcılık örneği üzerinden konuşmuyoruz.
Ramazan ayında başlatılan kuru gürültünün, titiz bir cımbızlama faaliyetinin sonucu gün gibi ortada.
Korona günlerinde hariçten gazel okuyanlar, Barolar Birliği Başkanı Metin Feyzioğlu'nun dediği gibi, "gündem değiştirmeye" çalışıyorlar.
Türkiye'nin korona günlerinde sergilediği başarı hikayesinin sağladığı özgüvenimize saldırıyorlar.
"Biz işimize bakalım. Sorunlarımıza akılcı çözümler bulmaya, yakaladığımız müştereklere odaklanmaya ve bu sürecin kazanımlarına bakalım..."
Cambaza bak bak, sıkılmadınız mı artık?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA