Türkiye'nin en iyi haber sitesi
MELİH ALTINOK

Küba’da cin şişeden çıktı mı?

Küba'da sokaklar karışık. Ülkenin nevi şahsına münhasır sosyalist sisteminin değişmesini isteyenler yollarda komünist parti üyelerinin otomobillerini deviriyorlar.
Bir yandan da rejim muhaliflerinin popüler rap'çilere söylettiği "Patria y Vida" (Vatan ve Hayat) şarkısını mırıldanıyorlar.
Che ve Castro'nun sürekli attığı "Patria o Muerte" (Vatan ya da Ölüm) sloganına açık bir gönderme...
Evet, belli ki değişim umudunun fitilini, devlet başkanlığını ağabeyi Fidel'den kan bağı nedeniyle devralan Raul Castro'nun geçtiğimiz nisanda iktidarı "kendi isteğiyle" bırakması ateşlemiş.



Zira bu tavrın, 1959'daki devrimden beri ülkeyi, hanedanlık tipi sosyalizmle yöneten Castro ailesinin de havlu attığına yorulmaması imkânsızdı.
Birkaç yıl önce Fidel Castro yaşarken Küba'ya gittiğimde de rejime inancın yerlerde süründüğüne bizzat şahit olmuştum. Kiminle konuşsam eliyle ağzını kapatıp "Yaşıyor mu bilmiyoruz ama Fidel'den sonra bu iş biter" dediklerini hatırlıyorum.
Peki bu sokak hareketleri bir değişimle mi sonuçlanır yoksa söner gider mi?
Bence artık cin şişeden çıktı.
Kübalıları, 2020 yılında 1950'lerin standartlarında yaşamaya razı eden illüzyonu karizması sayesinde kabul ettiren devrimci Fidel Castro'ydu. Bürokratların yönetimine geçen Komünist Parti'nin "kolektif iradesinin" böyle bir kabiliyeti olamaz.
Bugün taraftarlarını "karşı devrimci" dedikleri Kübalılara karşı sokağa çağırıyorlar ama değişim talebine fazla direnemezler.
Her zaman dostluk, sıcaklık, samimiyet gördüğüm mazlum Kübalıların bu geçişi yumuşak bir şekilde atlatacak sağduyuya, medeniliğe sahip olduklarını biliyorum.
Tek kaygım, ABD'deki Biden yönetiminin Küba'daki olayları "Dikkate değer" olarak görmesi.

***

MÜMKÜNSE BANA 5 METREDEN FAZLA YAKLAŞMA YÜKSEL AYTUĞ

Dün güne bir meslektaşımdan gelen uyarı telefonuyla başladım. Direkt konuya girdi:
"Gazetede kendine dikkat et. Uzaktan iğne atıp aşılamasınlar seni."
Ne dediğini tam anlamadığım için "Aşı karşıtlarının söylentileridir, Sağlık Bakanı bile 'Aşı zorunlu olmayacak' diyor duymadın mı" diye geçiştirdim...
"Yok ya, sizin gazetede çıktı işte" demesin mi?
"Henüz gazeteleri okumadım ama herhalde bir yazar şaka yapmıştır, bakayım" diyerek telefonu kapattım.



Günaydın yazarı Yüksel Aytuğ'un "Bana kalsa, tıpkı vahşi hayvanlara yapıldığı gibi uzaktan atılan iğnelerle aşılanmalarını sağlardım ya, neyse..." dediği yazısından bahsediyormuş meğer.
Aytuğ dün Twitter'da da "Haddini bil" etiketiyle protesto ediliyordu.
Yazıyı okudum. Bence Aytuğ'a fazla yükleniyorlar...
Evet, yazarımız aşı olmayanlar için önerdiği kırk katır mı kırk satır mı önerilerinde ciddi. Ama ben hâlâ kaçırdığımız bir espri olduğuna inanmak istiyorum.
Yine de bu süre içinde gazetede karşılaşırsak, her ihtimale karşı en az beş metrelik mesafe kuralına riayet etmeye özen gösterelim hocam.
Ne olur ne olmaz.
Zira aşı olmadım, gözüne yabani bir hayvan gibi görünebilirim...
Durduk yere postu deldirmeyelim.

***

BU İŞ ÇOCUK OYUNCAĞI MI?

15 Temmuz'un yıldönümü geliyor ya, FETÖ'cüler kayıp silahlar pilavını yeniden ısıtıp piyasaya sürüyorlar.
Yalnızca deşifre olmuş tescilli FETÖ'cüler değil, bu dedikoduları muhalif mahallede adıyla sanıyla yayan güya Atatürkçü gazeteciler de var.



TELE 1 isimli kanalda, "Şimdi ağır silahlar, Kalaşnikoflar dağıtılıyor. Bu ne kadar korkunç bir durum. Bu ülkenin insanlarının birbirini öldürmesi için dağıtılıyor bunlar" diyor Uğur Dündar.
Dündar toplumu infiale sürükleyecek bu denli ciddi iddialarla ilgili "falancadan duydum"dan daha kesin deliller ortaya koymak zorunda.
Bu ülkenin huzuru, hukuku, demokrasisi çocuk oyuncağı mı?

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA