İkinci Dünya Savaşı sonrası dizginleri eline alan ABD, gücünü doların rezerv para olmasına borçlu.
Enflasyon kaygısı olmaksızın, sadece kâğıt, mürekkep maliyetine, her ülkede geçen, hatta tercih edilen para basıyor.
Dünya üzerinde hiçbir paraya nasip olmayan bu egemenliği korumak için de en son teknolojiyle donatılmış ordusunu dünya polisi olarak kullanıyor.
Uçak gemileri, aralarındaki petrol, gaz vs. alışverişlerinde dolar dışında bir para kullanmaya meyledebilecek devletlere gözdağı vermek için denizlerde cirit atıyor.
Ne var ki taşıma suyu olduğumuz değirmen yavaşlamaya başladı.
Önce, Trump'ı devirmek için kullandıkları pandemi kapanı kendi ayaklarına dolandı. Tek bildikleri çözüme, para basma işine yüklendiler. Küresel bir durağanlığa sebep oldular.
Afganistan'dan çekilme acemiliği de Körfez'de otorite boşluğu yarattı. 1970'lerin başından beri çalışan petro-dolar dayatması kırıldı.
Kimler kimlerle... Düşünün Suudiler bile Çin'le yakınlaşıp yuan üzerinden ticaret yapmak için anlaşıyor!
Tek kutuplu dünya, çok kutupluluğa doğru hızla evriliyor.
2024 seçimleri öncesi utanç verici yargı komplolarıyla engellenmeye çalışılan eski ABD Başkanı Trump'ın "Rusya, Çin'le birleşti. Suudi Arabistan, İran'la birleşti. Para birimimiz çöküşte. Yakında dünyanın para rezervi olmayacak. Ekonomimiz çatırdıyor" uyarısı boşuna değil yani.
ABD, tarihi boyunca egemenlik mekanizmasındaki bu tür tıkanmaları hep savaşla aştı.
Şimdi de NATO'nun genişlemesi projesine Putin'i tahrik edecek bir azimle yükleniyor. Ama Ukrayna kesmiyor, cephenin genişletilmesi lazım.
En büyük arzuları da 14 Mayıs'ta BM'nin bile takdirini alan bir diplomasiyle hem Kremlin'le, hem Kiev'le hem de Washington'la muazzam bir denge politikası yürüten Erdoğan'ın yerine kullanışlı bir koalisyonun işbaşına gelmesi.
Biden'ın "destekleyeceğiz" dediği, Türkiye'nin Rusya ambargolarına katılıp Putin'i karşısına alması gerektiğini savunan, "Kazanırsak Türkiye'ye dolar akacak" diyen 6'lı Masa bu iş için biçilmiş kaftan.
Bereket, okyanus ötesinde yapılan hesap bizim çarşıya uymuyor. Zira Türk seçmenin çoğunluğu, occupay operasyonlarıyla devşirilen Ukraynalıların aksine Batı'ya anahtar teslim iktidar vaatlerine ikna olmuş değil.
Şimdilik.
***
SİVİL CEM
Yeşil siyasetçi Cem Özdemir'i, teröristlere karşı askeri güç kullanılmasına bile karşı çıkacak kadar radikal bir antimilitarist sanıyorduk. Öyle diyordu.
Geçtiğimiz gün askeri üniformasıyla Alman generallere topuk selamı verdiği pozları görünce çok güldüm. Cem Yılmaz'ın "Orgeneral görmüş antimilitarist" tiplemesinden hallice görünüyordu.
Demek havası bizeymiş.
Alerjisi memleketinin askerineymiş.
Türkler entegre olmuyor diye yakınan Almanlar bunu izah etsin.
***
CENGİZ BEY DE TEŞRİF ETTİLER
15 Temmuz sonrası deşifre olan firari FETÖ'cüleri anlıyoruz da eski gazeteci Cengiz Çandar niye arazi olmuştu tam anlayamamıştık.
Neyse ki daha güvenli bulduğu İsveç'ten dönüyormuş. HDP kontenjanından milletvekili adaylığı teklif edilmiş. O da "Tarihi bir dönemden geçiyoruz" diyerek kabul etmiş.
Tabii rekabet yoğun. Masadan adaylık kopartmayı bekleyen çok. Hemen Çandar'ın Fehmi Koru'yla beraber Fetullah Gülen'i yıkayıp yağladıkları NTV'deki programın videoları piyasaya sürülmüş.
Ne olacaksa!
Öyle ya, Çandar'ın çakma imama methiyeleri bir entelektüel için utanç verici ama sonuçta dâhil olduğu 6'lı Masa seçmenleri arasında FETÖ tabanı da yok mu?
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
