Seri istifaların dün de sürdüğü İyi Parti'deki çözülmenin İmamoğlu'nun operasyonu olduğuna dair iddiaları ciddiye almak zorundayız. Zira bu teori yalnızca iktidar çevrelerince değil, bizzat konunun muhataplarınca itiraf ediliyor.
Kimileri, Meral Hanım'ın şimdilik İmamoğlu'nun belediyeciliğine göndermeler yapmakla yetinmesine bakıp yaşananların "danışıklı dövüş" olduğunu söylüyor.
Bense hâlâ Akşener'in, "Şimdiki aklım olsaydı o masaya dönmezdim" şeklinde özeleştirisinde samimi olduğunu düşünüyorum. İmajını ikinci kez sarsarsa bir daha dikiş tutturamayacağını göremeyecek kadar acemi bir siyasetçi değil.
Ayrıca İmamoğlu şimdilik "Üstüme alınmıyorum" diyerek ıslık çalsa da İyi Parti'deki Akşenercilerin salvoları yenilir yutulur cinsten değil.
İyi Partili Metin Koca'nın, İmamoğlu'na yönelik aşağıdaki sözleri kavganın geri döndürülemez bir seviyeye geldiğinin resmi mesela:
"CHP eş genel başkanı, İBB Meclis üyeleri üzerinden operasyon çekiyor. Operasyonun büyüğü 31 Mart'ta olacak. Eş başkan, seni başkan seçtirmeyeceğiz."
İmamoğlu'na yönelik bu kadar sert sözleri AK Parti'den ya da MHP'den en son ne zaman duydunuz?
Evet, Akşener, İmamoğlu'nun İyi Parti'yi yutmaya çalıştığının farkında.
Gelelim, 2028'i gözüne kestiren İmamoğlu'nun doğal hedefi olan ikinci engele, emanetçi olduğu söylenen Özgür Özel'e.
Tıpkı Akşener'in pozisyonunda olduğu gibi Özel konusunda da genel kanının aksini düşünüyorum. Bence emanetçiliğe, 2. ya da 3. adamlık vaatlerine razı olacak bir karakter değil.
Baksanıza, DEM Parti Eş Genel Başkanı Tülay Hatimoğulları Oruç'tan, "CHP'nin eş başkanı diyesim geldi" iltifatını kaptı bile.
Kemalist CHP tabanının gözünün içine baka baka "Şeyh Sait de bizim, Atatürk de bizim" şeklinde özetleyebileceğimiz cesur çıkışlar yapması küçümsenecek hamleler değil.
CHP Eş Genel Başkanlığı, İmamoğlu için çantada keklik değil.
***
UTANMAK AZ ŞEY DEĞİL
Hürriyet'ten Musa Kesler, Hrant Dink'in katili Ogün Samast'ın isim değişikliği dilekçesine ulaşmış.
Adının "Ali Eren Karadeniz" olarak değiştirilmesini isteyen Samast, gerekçesini şöyle açıklıyor: "Çocuk yaşta vahim bir olaya karıştım. Bundan dolayı toplum içinde zorluklar yaşıyorum. Rahat edemiyorum, unutulmak istiyorum."
Tıpkı Hrant gibi bir pırlanta olan Abdi İpekçi'yi hayattan kopartan Mehmet Ali Ağca da soyadını "Aslan" yapmış.
"Tesellimiz bu mu" diye küçümsemeyin.
Bebekten katil yaratan karanlığın içindeydik. O günleri unuttunuz mu? En azından kahraman olacaksın vaadiyle kandırılan tetikçilerin adlarından utandığı günlerdeyiz.
***
HİKMET GENÇ'TEN KILIÇDAROĞLU'NA BÜYÜK VEFASIZLIK!
Gayet iddialı söylüyorum; rahmetli Ahmet Kekeç'ten sonra Kılıçdaroğlu üzerine en çok yazı yazan isim Akşam yazarı Hikmet Genç'tir.
Ofis açan ve epeyce vakti olan Kemal Bey'in yerinde olsam, Türkiye'nin en yetkin Kılıçdaroğlu uzmanı olan Hikmet'i çağırır, tanışırdım. Ortada o kadar emek, bilgi, malzeme var.
Bu arada Hikmet'e de bir eleştirim var.
Siz söyleyin, yıllarca her adımını, sözünü takip ettiği, bir anlamda her gününü beraber geçirdiği, konu anlamında az ekmeğini yemediği Kemal Bey'i çok çabuk unutmadı mı?
Dikkat ediyorum, neredeyse Kılıçdaroğlu'nun adını bile ağzına almıyor, hakkında tek satır yazmıyor.
Kadirşinas bir gazeteci olarak kendisine yakışan, Kemal Bey'i ofis günlerinde de yalnız bırakmamaktır bence.
Bu köşe yazısını aşağıdaki linke tıklayarak sesli bir şekilde dinleyebilirsiniz
