Türkiye, ilk astronotunu geçtiğimiz gün uzaya gönderdi.
Astronot Alper Gezeravcı, Space X'in uzay aracındaki İspanyol, İtalyan ve İsveçli meslektaşıyla birlikte 14 gün boyunca 13 farklı bilimsel deney üzerinde çalışacak. Mikro yerçekimi, uzay ortamında insan sağlığı, Tuz Gölü bitkisinin uzay ortamında araştırılması, katı-akışkan karışımların yerçekimsiz ortamda araştırılması gibi alanlarda bilimsel projeler üzerinde deneyler yapacak.
Kimileri nedense çok huzursuz. Günlerdir söylenip duruyorlar.
Ne gereği varmış...
Uzay bizim neyimizeymiş; daha yerdeki sorunlarımızı çözememişiz...
Hem çok pahalıymış...
Ayranımız yokmuş içmeye...
Daha neler neler.
Yanlış anlaşılmasın, "Mars'ta su var mı? Et var mı, but var mı? Manyak manyak işler..." tespiti tekerleme olan Cübbeli Ahmet Hoca'dan bahsetmiyorum.
Astronotumuz, merakla beklenen uzaydaki ilk konuşmasına Atatürk'ün "İstikbal göklerdedir" sözüyle başlayınca "İyi bari" diyen seküler tarikatın üyeleri bunlar.
Gezeravcı'nın aile fotoğraflarını yeterince laik bulmamışlardı ama şimdi kendisine ısınmışa benziyorlar.
Hatta aralarında, CHP'li eski büyükelçi Faruk Loğoğlu gibi "Sırayla selamlamada uzaydaki vatandaşımız 'Atatürk' dedi. Başka isim anmadı! Bakalım döndüğünde neler bekliyor bu kardeşimizi?!!" diye kaygılanan bile var.
Duyan da memlekette "Atatürk demeyen var" sanır.
Memlekette FETÖ'sü bile darbeye kalkışırken Atatürk'ün sözlerini kullanmıyor mu?
Ne kadar kolay kandırıldığınızın farkında değil misiniz?
***
CEMİYET HAYATI
Rüşvet operasyonuyla gündemde olan Büyükçekmece Belediyesi'nin Başkan Yardımcısı Hasan Akkuş, dün kameralar önünde yaşlı bir kadını boğazından sıkıp tartaklıyordu.
Normaldir. Genel başkanları, geçtiğimiz günlerde babası yaşında adamı yolda yumruklayan bir kullanışlı aptalı parti olarak sahiplenmişti.
Şimdi de vatandaşı küfürler eşliğinde darp eden belediye başkan yardımcılarını ve bir adama 3-5 kişi saldırmaya utanmayan tasmalıları kahraman ilan ederlerse şaşırmayız.
Zira "günden güne üstüne ekleyerek" akıbetlerine yürüyorlar, bu seçimleri de kaybetmeyi kafalarına koydukları anlaşılıyor.
Peki ya olayı görüntüleyen A Haber muhabiri Ahmet Vural'ın başkan yardımcısının adamları tarafından yerlerde tekmelenmesi karşısında "Cemiyetimizin" suskunluğunu neyle izah edebiliriz?
Gazeteciler Cemiyeti'nde, Basın Konseyi'nde, Çağdaş Gazeteciler Derneği'nde, Gazeteciler Sendikası'nda bir tane aklı başında gazeteci yok mu?
Biliyorum içlerinde "Oh olsun" diyenler çoğunlukta. Ama bari usulen kınayın.
Her gün CHP'li gazetecilere bağımsızlık, tarafsızlık ödülleri dağıtıyorsunuz ya..
***
OLMUYOR ÖZGÜR BEY
Özgür Özel geçtiğimiz gün partisinin kürsüsünden, 299 Spartalıyı savaş öncesi yüreklendiren Kral Leonidas edasıyla "Gidin ve kazanın. Size güveniyorum" diye avazı çıktığı kadar bağırıyordu.
Ardından kendisini alkışlaması ise titreyen tiz sesiyle attığı tirattan daha felaketti.
"Madem büyük oynamaya heveslisiniz, biraz çalışın bari" diyeceğim ama liderlik, karizma, çalışarak kazanılacak vasıflar değil ki.
Baksanıza, Kemal Bey bile 13 yıllık deneyiminin ardından "Bur'dayım be bur'dayım" performansıyla herkesi kendine güldürerek jübilesini yaptı.
***
GİDERAYAK ÇAKMAK
Altıncı kez talip olduğu belediye başkan adaylığı için genel merkezi ikna edemeyen Yılmaz Büyükerşen'in bir anda "CHP zihniyetinden" yakınan konuşmalar yapması trajikomik.
Meğer başkan gençliğinden beri, "geçimsizlik, anlaşmazlık, kıskançlıklar, iftiralar, ters yorumlar, birbirinin ayağının altına karpuz kabuğu koyma gibi eğilimler"le yoluna devam eden bu CHP "nasıl adam olur" diye düşünür dururmuş.
Bakalım emeklilik günlerinde başkan daha neler neler hatırlayacak? 27 Mayıs anılarını bizzat merak ediyorum mesela. O dönem darbeyi destekleyen bildirileri gönüllü bastığı matbaası duruyor mu bilmem ama belki anılarını kitap olarak da basar.
Ne var ki, yıllarca ortağı, öznesi olduğu bir hareketi giderayak gömmesi bundan sonra ağzından çıkacak sözlerin samimiyetini sorgulatacaktır.
