Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Fırsat penceresi nasıl açıldı?

Milli Güvenlik Kurulu, kritik toplantılarından birini daha gerçekleştirecek. Devletin zirvesi, şimdiye kadar "terörle" ilişkilendirilen Kürt sorunuyla farklı bir atmosferde yeniden yüzleşecek. Esasen Kürt sorununun çözümü yolunda ortaya çıktığı söylenen fırsatın anlatımı ve güçlü siyasi iradeyle desteklenen çerçevenin içini doldurma süreci devam ediyor. Bugün, toplumun farklı kesimlerine sarsıcı gelen sürecin kökleri ise Türkiye'nin Kuzey Irak'taki "kırmızı çizgilerinin" silinmesine yol açan askeri ve diplomatik gelişmelere dayanıyor. Irak'ın işgali sırasında Kürtlerin müttefik güçlere verdiği destek ile ABD'nin petrolü kontrol etme stratejisi birleştiğinde, Türkiye açısından zaten çok şey değişmişti. Terörle mücadele kapsamında eski rahatlıkla Irak'ta sınır ötesi harekât yapılamayacağı açıktı. Etnik temelli bölgesel yönetim kurulmuştu. Ankara'nın "Kuzey Irak" vurgusu da yerini "Irak'ın kuzeyi" ne bırakmıştı. Tam bu sırada AK Parti kurmayları, özellikle Kürt kökenli vekiller, 1 Mart 2003 tezkeresinden sonra dramatik biçimde değişen dengeleri de gözeterek yeni inisiyatifin altyapısını hazırlamışlardı. Ağustos 2005'te Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Diyarbakır'daki meşhur konuşması da gelecek öngörüsü ile yapılmıştı ve bugünkü açılımın öncü sinyali idi. Nitekim ülke yönetimindeki hava değişimi de MGK bildirilerine yansımaya başlamıştı. Hatta Şubat 2008 MGK'sında Irak'a yönelik bakış açısındaki yapısal değişimin ipuçları saklıydı. Irak'taki tüm aktörlerle temasa geçilmesi, ticaretin ve yatırımın özendirilmesi, adeta ekonomik entegrasyon sağlanması prensipte kabul edilmişti.
Washington yönetimi de yine aynı tarihlerde, Türkiye'nin ısrarları sonucunda belki de son kez kısıtlı sınır ötesi harekâta yeşil ışık yaktığında, bir anlamda bundan sonra neyin çözüm olmayacağını göstermeyi planlamıştı. Türk askeri makamları Irak'ın kuzeyinin terör örgütü için güvenli alan olmadığını söylediğinde gerek ABD tarafı gerekse Irak Bölgesel Kürt Yönetimi, "Artık sorunu kendi içinizde çözmelisiniz" tezini kabul ettirmeyi de başarmıştı.

***

Bugün, Türkiye'nin çözülmesi kaygılarını da yaratmasına karşın Kürt sorununun aşılması adına dört kritik faktör bir araya gelmiş görünüyor.
Terörün hak arama yöntemi olamayacağı ve bu yolla çözüme varılamayacağı uluslararası alanda kabul ediliyor. PKK'nın terör örgütü kimliği tescilli olduğu için kadroları, silahlı alandan siyasi alana doğru dış destekle de yönlendiriliyor.
Oğlunu askere gönderecek annelerin kan ve gözyaşı istemediği iddiası daha cesur biçimde dillendiriliyor. Yeni şehitler verilmemesi adına adımlar atıldığı savunularak, reaktif kitleler yeni şartlara alıştırılıyor.
ABD Başkanı Obama, Irak'ı stratejik açıdan kontrol altında tutacak üs bölgelerine rağmen askerlerini çekeceği için bu ülkede Arap-Kürt çatışması istemiyor. Hatta bir adım ileri giderek Kerkük-Musul'daki zengin petrol kaynaklarının Türkiye üzerinden pazarlanmasını öngörüyor. Bunun için Güneydoğu Anadolu'nun çatışma ortamından arındırılması gerekiyor. PKK'ya silah bırakmaktan başka çare olmadığı anlatılırken Türkiye'ye, genel affı da içerecek, yerinden yönetimi makul gösterecek, kültürel ve demokratik hakları anayasal teminat altına aldıracak adımlar atması tavsiye ediliyor.
Ve tabii ki AK Parti iktidarı. Ekonomide, siyasette, medyada, ticarette, AB ve komşu ülkelerle ilişkilerdeki radikal dönüşümlerine bir yenisini eklemek ve 25 yıldır devam eden terör sorununu siyasi alanda çözerek tarihi fırsatı, tarihi başarıya çevirmek istiyor. Terörden bıkmış bölge insanı, evladını teröre şehit veren aileler, huzur arayan işadamları, kendini daha iyi ifade etmek isteyen yerel yöneticiler, istihbarat ve güvenlik birimleri de tonları farklı olmakla birlikte benzeri adımları destekliyor. Kuşkusuz, küresel krizin ipoteği altındaki ekonomide seçim kazandıracak açılım marjı da olmadığı için terörün bitmesi, Kürt sorununun çözümü ve demokratik standartların yükseltilmesi ideali iktidara sandıkta avantajlar sunuyor.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA