Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Zirvedeki hesap

Devletin zirvesinden ardı ardına yansıyan mesajların içeriği ilgiyle takip ediliyor. Cumhurbaşkanı Abdullah Gül'ün "yeni anayasa" için tarihi fırsatın kaçtığı yönündeki hayıflanması ile Genelkurmay Başkanı Org. İlker Başbuğ'un "Sabrımız taşarsa bildiklerimizi halkla paylaşacağız" çıkışı kamuoyu merakının odak noktası.
İki farklı konu gibi gözükse de Cumhurbaşkanı Gül ve Genelkurmay Başkanı Başbuğ'un açıklamaları arasında bağ kurulması mümkün mü?
Hatta bu denkleme Başbakan Tayyip Erdoğan da katılmalı mı? Bir adım ileri gidildiğinde, "Genel seçim-cumhurbaşkanlığı seçimi stresi" erken mi yaşanıyor?
Deneyimli devlet adamları, taban ve yakın çevrenin etkisine mi girdi? Veya liderlerin birinci halkasındaki isimler arasında arka bölgede harekât mı başladı?

***

Cumhurbaşkanı Gül'ün konumundan başlayalım. Sancılı süreçlerden geçerek Köşk'e çıkan Gül, devlet organlarının uyumlu çalışmasını gözeten, tarafsız Cumhurbaşkanı profili sergilemek için ciddi çaba sarf etti. Lakin siyasi geçmişi Çankaya'da yakasını bırakmadı. Özellikle muhalefet partilerinin (CHP-MHP) izlediği strateji Gül'ün, tansiyonu düşüren, siyasi rekabeti centilmenlik sınırlarına çeken, anayasal kurumları birbirine yaklaştıran etkili aktör olmasını gölgeledi.
Gelinen noktada, Cumhurbaşkanı görev süresinin Gül özelinde 7 yıl olduğunu savunanlar da var. Ama hazırlıklar 5 yılla limitli. Dolayısıyla 2012'de Cumhurbaşkanı halk tarafından seçilecekse, oy verenlerin en az yarısının desteğini de alacak. Böylesine güçlü bir Cumhurbaşkanı'nın yürütmede kazanacağı ağırlık, ülkenin yönetim biçimi ile "kontrol-denge" sistemini doğrudan etkileyecek. Ve muhtemelen yarı başkanlığa gidişi frenlemek isteyenleri tetikleyecek. Aradan geçen 2.5 yıla rağmen "AK Parti patenti" ile inisiyatif alanı daraltılan Gül'ün, kendisi dışında oluşturulacak "Başarılı ve devam etmeli" türünden yorumlara kapalı olduğunu düşünmek güç. Lakin Köşk'te kalmak için farklı kesimlerle taviz oyununa gireceğini iddia etmek ise insafsızlık. Bu nedenle vaktinden önce kurgulanan Çankaya senaryoları için "prova çekimleri başladı" demek yanıltıcı olmaz. Ve bu film karesinde askerin değerlendirmesinin olmadığını savunmak gerçekçi değil.
***

Genelkurmay cephesine gelince...
Burada TSK'nın iç ve dış dinamiklerini ele almak gerekiyor. Türk Silahlı Kuvvetleri komuta kademesinin gerek bilgi güvenliği, gerek rutin dışına çıkan personel, gerekse moral motivasyon üzerinde durduğu biliniyor. Bizzat Genelkurmay Başkanı Org. Başbuğ'un, general rütbesindeki çalışma arkadaşları ile "özeleştiri yapması" artık sır niteliği taşımıyor. Askerin hem itibarını hem de imajını zedeleyen olaylara iç bünyesindeki faktörlerin de sebebiyet verdiğini kabul etmesi dikkate değer. Deyim yerindeyse sakatlanan ayağı görmek ve tedavisine çalışmak önümüzdeki günlerin belirgin gelişmesi.
Suikast hazırlığından başlayıp darbe planına varan iddiaların muhatabı asker kişilere suçluluğu ispatlanıncaya kadar sahip çıkılması, selamı sabahı kesenlerin uyarılması, yalnızlaştırmaya fırsat verilmemesi Komutan'ın açık tercihi. Deniz Kuvvetleri Komutanı Ora. Eşref Uğur Yiğit'in beyanlarında da bu stilin ipuçları gizli. "Kendi içinde sağlam duramayan askerin, dışarıda çökmesi mukadder" tezi burada hâkim.
TSK'nın dış boyuta taşan yeni duruşu ise uluslararası istihbarat örgütlerini kapsadığı gibi halkın askere duyduğu güvendeki erozyonu önlemeyi de amaçlıyor. Askeri kanatta, asimetrik psikolojik harekâta ilişkin donelerin yabancı istihbarat kuruluşları tarafından organize edildiği, memnuniyetsiz personel eliyle servis edildiği kanısı hâkim. Ve bu zincirin halkaları kırılmaya çalışılıyor. Halkla ilişkiler açısından, "haksız ithamların anlatılması" emri okunabiliyor. Muhtelif isnatların peşin hükme dönüşmesine ilişkin örnekler, itirafçıların spekülatif beyanlarına dayalı yönlendirmeler, subaylarla-üst subayların arasını açmaya dönük silahlı teşebbüs şemaları, halkı askerlikten soğutabilecek akıl dışı planlar, bunları belirli hedeflere yöneltmek için çalışan sivil unsurlar... Bütün bu başlıklar askerin "karşı atağı"nın hamleleri olabilir.
Endişe verici husus ise gerek görevdeki gerekse emekli komutanların önce birbirlerine sonra siyasi alana ilişkin koz tuttuğu izlenimi veren satır aralarına saklı beyanları. İşte burası yeni krizlerin habercisi!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA