Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Kemal Bey'e şans verelim!

CHP Kurultayı, Kemal Kılıçdaroğlu ismi ve yeni parti vitrini toplumun değişik çevrelerinde heyecan yaratmaya yetti. Ama umudun canlı tutulması öyle kolay değil. Bu yüzden olsa gerek sosyal demokrat arkadaşlar arayıp, "Kılıçdaroğlu'na bir şans tanımak lazım. Hemen eleştiri kervanına katılmayın" diyor. Siyasette güçler dengesine değer verdiğimizi, vizyoner, çağı yakalayan, farklılıkları kucaklayan yaklaşıma itibar ettiğimizi bilenler, Kılıçdaroğlu'nun bu ihtiyacı karşılayacağını savunup, biraz beklememizi öneriyor. Bilmeyenler ise AK Parti sözcülüğünden tutun da liberalliğe varıncaya kadar ön yargıları ile atıp tutuyor. Oysa günlerdir üzerinde durduğumuz husus Kılıçdaroğlu'nun kulvara girmesiyle soluklanan Türk siyasetinin, düne takılıp, geleceği ıskalamaması üzerine. Zira Kılıçdaroğlu'na öylesine yük bindiriliyor ki... "Son 8 yılda iktidara uzanamadığı için kızan, Alevi olduğu için baskılandığını, Atatürkçü olduğu için hedef alındığını, laik olduğu için dışlandığını öne süren, kamuda mağdur edildiğini düşünen, ülkenin gidişatını beğenmediği için sorumlu arayan ne kadar tepki odağı varsa Kılıçdaroğlu ortak paydasına mevzileniyor."
Kemal Bey'in iktidar koşusu başlatması, asabi çevrelerin duygularını tatmin etmesinden ziyade, milyonlarca insanın gelecek özlemini kurgulamasından geçiyor.

***

Yelpazeyi biraz genişletirsek, hafta sonu gerçekleşen iki önemli toplantının ana gündem maddesinin "istihdam" olduğunu söyleyebiliriz. 33. CHP Kurultayı da 65.
TOBB Genel Kurulu da "iş ve aş" ekseninde şekillendi.
Kılıçdaroğlu'nun halkçı vurgusu, işsizlere seslenmesi, yoksulların kalbine girme çabası ne kadar önemli ise Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, referandumu, soldaki kıpırdanmayı gözetmesi ve bir süre önce "işçi alın" polemiğine girdiği TOBB tabanının bu kez gönlünü kazanmaya çalışması da o kadar önemli idi.
CHP'nin, kitlelerde ilgi uyandıran yeni dönemi, kuşkusuz AK Parti'nin söylemini, iletişim dilini de etkileyecek, şu veya bu gerekçe ile kaygı duyan insanları anlamaya çalışmasını sağlayacak, belki de politikalarını gözden geçirmeye zorlayacak. Sadece bu süreç bile Kılıçdaroğlu'nun demokratik siyasete ilk büyük katkısı olacak.
***

Tabii, başlangıçtaki heyecan dalgası geçince, daha çok soruya yanıt arayacağız.
Örneğin Kılıçdaroğlu'nun, "Havuzlu villada oturmayacağım" vaadi... Bu çıkış, helal kazanca dayanmayan servetlere meydan okuma ise ne ala? Yoksa, CHP'nin yeni genel başkanından beklenen ilk iş, villada oturan CHP delegesi, il başkanı ve milletvekillerini açıklaması, onları apartman dairelerine tayin etmesi olur. Kuşkusuz, istenen bu değildir. İnsanlar nerede mutlu ise orada oturmaya devam etmeli, gelir dağılımı bozukluğu giderilerek sırada bekleyenlerin havuzlu villa hayalini hayata geçirecek mali şartları bulmasıdır.
Umarız, ani gelişen genel başkanlık macerasının ardından Kılıçdaroğlu, aldığı büyük destekle, parti yönetimine taşıdığı isimlerle, "piyasa ekonomisine bakışını, yargı reformu modelini, dış politika eksenini" netleştirir. Kısa vadede, "hesap sorma" mesajı seçmene çekici gelse de orta vadede "idare becerisi, gerçekçi çözüm projeleri" kantarda tartılır.
Bugün solda toparlanmayı başarması mümkün olan Kılıçdaroğlu'nun, yüzde 30 barajının altına inen sol oyları aşarak, merkez oylara talip olması politik dilini geliştirmesine bağlı. Aksi takdirde CHP, klasik solda konuşlanmayan sade vatandaşın korkularını tetikleyebilir. Bu durum, "Bizden korksunlar" diyenleri tatmin etse de bir başka kutuplaşmayı beraberinde getirebilir!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA