Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Meydanlardan geriye kalan...

Bayramın sunduğu eşsiz barış ortamı fırsatını da değerlendirip, halk oylaması öncesinde genel manzaraya bakabiliriz...
Anayasa değişikliği tartışmaları gitti geldi sonunda "korku imparatorluğu" eksenine oturdu. Buna göre,
1- Pakete kökten karşı çıkanlar, "yargının ele geçirileceği" kartını açıp, "ülkede güven içinde yaşama imkanı kalmayacağını" öne sürüp, "hayır"lı söylemlerine taban buluyor. Lakin bu iddia iki açıdan sağlam temele oturmuyor. a) AK Parti'nin, sadece ilk genel seçimde değil, bundan sonraki seçimlerde de tek başına iktidara geleceğini varsayıyor ve teslimiyet bayrağı çekiyor. b) Hâkimler ve Savcılar Yüksek Kurulu'na seçilecek üyelerin AK Parti tarafından belirleneceğini öngörüyor. Oysa, birinci sınıfa ayrılmış yargı mensuplarının hiçbiri AK Parti döneminde göreve başlamış değil. Bu nedenle, hakimleri "siyasi piyon" gibi gösterip güven sorunu yaratanların tezi zayıflıyor. Ama aynı zamanda siyasetten güç devşirmeye meraklı az sayıda yargıcı da gözden geçirme gereği karşımıza çıkıyor.
2- "Hayırcılar", "Anayasa değişikliği dokunulmazlıkları içermiyor, YÖK'ü kaldırmıyor" görüşünü savunuyor. Bu yorum haklı olmakla birlikte, "Anayasa paketi gerekli ama yeterli değil" kapısına çıkıyor. Yani tek başına "hayır" demeyi güçleştiriyor.
3- "Hayır"
diyenler, ağırlıklı olarak Başbakan'ın sözlerine takılarak, makul gerekçeler üretmeye çalışıyor. "Bertaraf olma", "darbeci zihniyet" çıkışları yaygın kaygıları pekiştiriyor. Bu, bertaraf olma vurgusu, TÜSİAD ve TOBB'la sınırlı görünüyor. Zira, iki yıl önce anayasa platformu oluşturan iş dünyasının iki güzide kuruluşu, kapalı kapılar ardında hükümete ilettiği beklentiler büyük ölçüde karşılanmasına rağmen tuhaf biçimde sessizliğe bürünmüştü. Başbakan'ın keskin söylemi, esasen TOBB ve TÜSİAD için samimiyet testine dönüştü.

***
"Evet" cephesini AK Parti'nin temsil etmesine gelince...
"Artı"ların toplandığı tablo şuna işaret ediyor:
1-
Türk halkı değişim istiyor. Yenilikçiliğin öncüsü, statüko ile mücadelenin simgesi partilere kendisini yakın hissediyor. "Muhafazakar" bir partinin "reformcu kimlik" taşıması da seçmeni iç muhasebeye itiyor.
2- Günlük hayatında itilip kakılan, sıfır noktasında yaşayan, baskının her türlüsünü görüp geçirmiş geniş kitleler, "elitist teori" ye ve empoze ettiği korkulara prim vermiyor. İnsanlar, "refah-demokrasi" dengesini keşfediyor.
"Eksi"lerin bilançosu ise şunu gösteriyor:
1-
Seçmen, "soy-sop" tartışmasını, "mezhep" üzerinden yürütülen kampanyayı onaylamıyor. "Laikçi" kadronun bir mezhep sayesinde yargıyı kontrol ettiğini işlemek ne kadar tehlikeli ise referandumdan sonra cemaate mensup insanların yargıda hakimiyet kurarak rövanş alacağını söylemek de o kadar tehlikeli. Bu nedenle, "Yargıdaki yeniden yapılanmayı, süratle siyasetin ucuz polemiğinin dışına taşıma gereği ortada duruyor!"
2-
Ramazan'ın, iftarın, bayramın, halkoylaması ortak paydasında buluşturulması en kibar tabiriyle "şık kaçmıyor." Oruç tutmak, kimseye ayrıcalık kazandırmadığı gibi "hayır" oyu vereceğinden emin olduğumuz çok sayıda insan da orucunu tuttu. Bu yüzden meselenin özü dini figürlere değil, bireysel özgürlüğün sınırlarına uzanıyor. "Hayır" oyu verenlerin de milli iradeyi yansıttığını içselleştirmek, kaygılarını anlayıp gidermek gerekiyor.
***
Sonuç olarak...
1- Referandum sürecinde maalesef, kutuplaşma siyaseti, toplumsal huzuru bir süre ipotek altına aldı.
2- Meydanların dili bozulsa da olayın hayırlı yanı, sandık dışındaki yöntemlerle siyaseti dizayn etme, asker veya yargı üzerinden operasyon çekme anlayışının iflas ettiğini göstermesi oldu.
3- 12 Eylül sabahı sandıkta herkes vicdanı ile baş başa gizli oy kullanacak. "Hayır" oyu çıkarsa iktidar tüm politikalarını gözden geçirecek. "Az farkla evet" çıkarsa zafer çığlıkları atılmayacak, hesaplaşma 2011'deki seçime bırakılacak. "Açık ara evet" çıkarsa muhalefetteki fay hatları tetiklenecek.
Bayramınız kutlu olsun, hoşgörünüz eksik olmasın!"

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA