Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Sivil toplum çatırdıyor!

"Türk Tipi Çalışma" modeli diye bir realite var. İşin esasını ıskalayan, şekle önem veren bir tarz bu. İşbirliğinden ziyade, çekişmeye endeksli. Açık konuşmayan, karnından konuşup şikâyet eden ruh hali. Üstelik bu "çalış-ma" biçiminin kamu veya özel sektör ayrımı da yok. Her yerde filizleniyor, kişisel tutumlar kemikleşiyor, ortak üretimi engelliyor.
Geçtiğimiz hafta "Türk-Amerikan İş Konseyi Toplantısı" için Washington'da idim. Çalışma kültürü açısından ABD ile aramızdaki uçuruma tanıklık ettim. İran ve İsrail başta olmak üzere temel dış politika konularında ABD'den farklı düşünen Türkiye tablosu ortada iken Beyaz Saray Yönetimi, "Model Ortaklık" hedefinden vazgeçmiş değil. Bu nedenle, "Stratejik Ekonomik ve Ticari Çerçeve" üzerinde düşünmüşler. Bir yıl rötarla da olsa, ekiplerini kurup, yol haritası çizmişler. Türk ve Amerikan tarafından özellikli şirketlerin buluştuğu yeni bir "İş Konseyi" kurulmasını önermişler.
Bazıları torpilli de olsa 8 şirketin ismini ilan etmişler. Peki, bizimkiler ne yapmış? "O mu olsun, bu mu girsin?" tartışmasıyla zaman kaybetmişler. Nitekim, 19 Ekim 2010'da ABD Ticaret Bakanlığı'ndaki toplantıya katılan Başbakan Yardımcısı Ali Babacan ve Devlet Bakanı Zafer Çağlayan, Amerikalı muhataplarına "İşte, sizin işadamlarınızla çalışacak, Türk iş âleminin temsilcileri şunlar" diyemediler.

***

Meselenin detaylarına inince durumun hassasiyeti daha iyi anlaşılıyor. Türk özel sektörü kabuk değiştiriyor. TOBB, TÜSİAD gibi geleneksel ağabeylerin yanına TUSKON, MÜSİAD da ekleniyor. Büyükler, gerek hükümetle gerekse yurtdışı ile kurduğu güçlü ilişkilerin "know how"ını yeni aktörlere aktarmaya yanaşmıyor. Haliyle ikili yapı ortaya çıkıyor. Bir yanda organize olmuş, dünyaya entegre şirketlerin örgütleri diğer yanda büyümeye çalışan dünyaya açılan şirketlerin örgütleri. TÜSİAD en azından ortak iletişim dili yakalamak adına Anadolu'ya açılma gayretinde, TOBB ise 1.2 milyon üye söylemi ile mevcut pozisyonun yeterli olduğu yanılgısında. Hal böyle olunca, klasik DEİK yapısını da aşan amaca odaklı, özellikli iş konseyi kurulmasında güçlük yaşanıyor. TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu'nun, "Yeni oluşturulan platformda da çalışacağız ancak gereksiz tekrarlardan kaçınmalıyız" mesajını anlamak mümkün. Devlet Bakanı Çağlayan'ın, farklı iş örgütlerinden liste oluşturma ve ABD'ye ihracatı artıracak takım seçme titizliğini makul karşılamak da mümkün. Lakin Hisarcıklıoğlu'nun, tüm işadamı örgütlerini kucaklayıp, model ortaklığın ekonomik yönüne can-ı gönülden sahip çıkmamasını anlamlandırmak zor. Bakan Çağlayan'ın da "denge gözeteceğim" derken herkesi memnun edecek bir sistem kuramayacağını görememesi ilginç.

***

Türkiye'nin en etkili sivil toplum kuruluşu konumundaki TOBB'un iç dinamikleri, özel sektör örgütlenmesinin gelecek kodlarını çözmek adına önemli. Örneğin, TOBB Ticaret ve Sanayi Odaları Konsey Başkanı Nafi Güral'ın istifası, bir işaret fişeği olabilir. TOBB'da inisiyatife fazla imkân tanımayan, riski yakın çevreye dağıtan, kıvrak manevralara prim yaptıran bu üslubun sürdürülebilir olmadığı bir gerçek. TOBB'a sınıfı atlatan Hisarcıklıoğlu'nun bugün gelinen noktanın yetersizliğini görüp, "Yarının Odalar Birliği" için egzersiz başlatması da manidar! TOBB'un, geç olmadan, yeni dönemin beklenti ve ihtiyaçlarına cevap vermeye çabalaması umut verici. Aksi takdirde fay hatları, 2013 seçimlerini bile beklemeden tetiklenebilir!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA