Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Kürt sorununda sessiz diplomasi

İmralı'nın fitilini ateşlediği, Demokratik Toplum Kongresi'nin (DTK) acemice tartışmaya açıp, yer yer çark ettiği "iki dil ve özerklik" talebi, Devlet'te yeni durum değerlendirmesine yol açtı. Meselenin seçim sürecinde AK Parti'nin izleyeceği strateji yönü de var, Milli Birlik Projesi'nin etnik temelli ayrışma senaryosu karşısında güncellenmesi boyutu da...
Bir süredir Ankara'da, sivil tabanlı temas trafiği, beyin fırtınası sürüyor. Ağustos 2009'da Polis Akademisi'nde düzenlenen çalıştay gerek polemikleri tetiklemesi gerekse resmi görüntü vermesi nedeniyle "Türkiye Modeli"nin geliştirilmesine arzu edildiği kadar katkı sağlamadı. Bu kez, düşünce üretim merkezleri, vakıflar eliyle "bakanları, güvenlik birimlerini, iş adamlarını, akademisyenleri, uzman gazetecileri" buluşturan kapalı devre toplantılar düzenleniyor. Bu vesile ile İmralı'nın rolü de ele alınıyor, BDP'deki kafa karışıklığı da. Aykırı fikirlerin ifade edilmesinin açılım ikliminden kaynaklandığını savunan kitlelerin kaygıları da masaya yatırılıyor, yeni anayasa için mutabakat tesis edilmesi de...

***

Eldeki veriler, genel seçimin Doğu ve Güneydoğu'da AK Parti ile BDP arasında geçeceğini gösteriyor. AK Parti'nin hem merkez seçmeni kavrayan hem de bölgedeki Kürt kökenli vatandaşları Türkiye'ye entegre etmeyi öngören "ince siyaset" takip edeceği anlaşılıyor. Terör örgütü PKK'dan kaynaklanan sorunlarla, Kürt kimlikli insanların sorunlarının birbirinden ayrılması işin püf noktası. Ve bu noktada, Kürtler arasında ilçeden ilçeye bile değişen özelliklerin dikkate alınması yatıyor.
İmralı-Kandil-Avrupa-DTK sarkacında gidip gelen ve akordu bozulan BDP'li vekillerin tutumu ise AK Parti kadar CHP ve MHP'yi de ilgilendiriyor. BDP, toplumun sinir uçlarına dokundukça, toplumsal hafızada karmaşık hal alan problemlerin çözümü daha da güçleşiyor. Zira CHP'nin henüz ne olduğu anlaşılamayan "3. Yolu", MHP'nin "Onlar bölmek için nasıl çalışıyorsa, biz de böldürmemek için çalışacağız" iddiası aynı anda siyaset borsasına sürüldüğünde gözler AK Parti'ye çevrilecek. İktidar partisi ülke geneline hitap eden vaatleri kadar bölgedeki hassasiyetleri de gözeten reçeteleri ile kantara çıkacak. "Açılım bir etnisiteyi veya bölgeyi ilgilendiren bir politika değil. Ülkenin demokratik standartlarını her vatandaş için eş zamanlı olarak yükseltmeyi esas alan bir yaklaşım" tezinin anlatılması ise korkuların manipüle edileceği seçim ortamında hayati önem kazanacak.
***

İki dil gerilimi, şimdilik MGK bildirisi ile karşılanmış görünse de "Bu iş nereye gidiyor?" sorusuna güncel gelişmeler ışığında yanıt aramamız kaçınılmaz. "Belediye hizmeti Kürtçe verilsin, ne var bunda?" diyen varsa öte yanda silahlı terör örgütünün teyakkuzda tutulması nasıl izah edilecek?
Burada kritik hususlardan biri, terörle mücadelede belli başarıyı yakalamış ülkelerin deneyiminden Türkiye'ye uyarlanabilecek bölümler. Bu açıdan İspanya ve İngiltere örnek ise her ikisinin de demokratik standartları yüksek ülkeler olduğunu unutmamalıyız.
Ve bugün Türkiye'ye "Katalan Modeli" dayatılmak isteniyorsa açık bir gerçeğe odaklanmak zorundayız. İspanya'da bütün siyasi partiler terörle mücadele mutabakat metni imzaladı. Terörü yöntem olarak kabul eden partiyi dışladı. Milyonlarca İspanyol sokaklara dökülerek teröre karşı ortak tavır sergiledi.
Türkiye'de ise şehit cenazelerinin istismarı dışında teröre karşı kitlesel demokratik eylem henüz görülmedi. Aksine terör siyasi malzeme olarak kullanıldı.
***

Kabul edelim ki PKK, "Demokrasi, barış ve özgürlük" sloganı altında bölücülüğe dayalı bir politika içinde. Lakin Kürt kökenlilerin siyasi ifade kanalları açık tutulabilir, ana dillerini öğrenme ve öğretme isteklerine cevap verilebilirse, kolluktan kaynaklanan sıkıntılar bağımsız bir komisyon marifetiyle soruşturulabilir, etnik veya mezhep nedenli ayrımcılık yakınmalarını giderecek mekanizmalar işletilebilirse durum değişecek. Birileri, terörü siyasetin uzantısı haline dönüştürse de ezici çoğunluğun demokratik soluk alması sağlandıkça bahaneler tek tek elden alınacak.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA