Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Yemin krizinin anatomisi

Türkiye'yi geren yemin boykotunu her yönüyle analiz edecek aşamaya geldik.
Siyasi tarihe geçen olaylar dizisi CHP'deki "cin fikirle" başladı, BDP'lilerin "akıl tutulması" ile derinleşti. MHP, her iki partiden ayrışmaya çabalarken, AK Parti muhalefeti, seçmeni ile yüzleştirme stratejisi izledi.
Parti bazında bakıldığında kulislerin nabzı şöyle attı:

***

CHP'nin, "yeminsizlik" halinin sanıldığı kadar büyük siyasi planlamanın ürünü olmadığı anlaşıldı. Haksızlık etmeyelim, eski CHP'yi canlandırmayı veya yeni CHP'de yönetimi ele geçirmeyi hedefleyen odakların siyaset mühendisliği vardı. Ama CHP yönetiminin güçlü B Planı yoktu. Konuştuğumuz akil adamlar, yönetilebilir olmaktan uzaklaşan süreci şöyle yorumluyordu: "Temsil meselesine, uzun tutukluluk süresine dikkat çekmek istedik.
Etkili kamuoyu oluşacağını ve sonuç alınacağını öngördük. İktidar partisi de her fırsatta 'milli irade' dediği için duyarsız kalmaz diye düşündük!"
CHP'deki bu muhakeme biçiminin, olağanüstü kurultay hamlesini savuşturma telaşı ile parti grubunu zinde tutmaya yönelik alt başlıkları bulunduğunu göz ardı edemeyiz.
Yemin boykotunun, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu için seçim sonrasında yeni bir liderlik testine hatta güven oylamasına dönüştüğünü de kabul etmek zorundayız.
Peki, CHP istediğini elde etti mi?
11 Temmuz'da yayınlanan basın açıklamasındaki temenniler içinde "irade beyanı" diye tanımladığı hususlar sayesinde şimdilik "zevahiri kurtardı." Seçilmiş vekillerin Meclis'te bulunmaları gerektiğine ilişkin inanç, anayasa ve mevzuatın özgürlükleri genişletici biçimde yorumlanması gerektiğine ilişkin vurgu, CHP'yi tatmin etti. Esasen 1 Ekim 2011'e kadar sürdürülecek yeminsizlik inadı, partiyi çatlama sınırına götürüyordu. Eski Genel Başkan Deniz Baykal'ın şu sorusu da önemliydi: "AK Parti ile varılan mutabakata rağmen makul bir süre içinde tahliyeler gerçekleşmezse ne olacak?"
CHP'yi, yakın gelecekte iç tartışmalara sürükleyecek soru budur.
***

MHP, diğer muhalefet partilerinden farklı çizgi izledi...
Her şeyden önce... Genel Başkan Devlet Bahçeli, Engin Alan'ı aday gösterirken, bölücü terör örgütü ile mücadeledeki hizmetlerini göz önüne aldı yani vefa duygusuyla hareket etti. CHP, Ergenekon Davası'nın siyasi avukatlığını üstlendiğini beyan ederken, MHP Balyoz Davası için aynı rolü oynamaktan kaçındı. İkincisi... MHP, özellikle BDP'li vekillerin Meclis'e bile gelmediği günlerde, iktidar partisini yalnız bırakmayı istemedi. Buradaki hamlesi, yeni anayasa girişiminin BDP ipoteğine girmesini önlemekten ibaretti.
Üçüncüsü... Şimdilik spekülasyon niteliğinde olsa da MHP'nin 28 Haziran'da yemin etmesini, karanlık kasetlerin rafa kaldırılması zımni mutabakatına bağlayanların varlığı. Ancak işin bu tarafı Devlet Bey'in, Meclis'in manevi şahsiyetine verdiği değerin yanında dedikodudan ibaret.
***

BDP'ye gelince... Meclis boykotu boyunca, "çok başlı, çok merkezli ve dayatmacı" yönetim tarzının sancılarını iliklerinde hissetti.
Tutuklu vekil sendromu yaşayan CHP dahi, BDP ile aynı görüntüye girmek istemedi. Bu nedenle CHP'liler TBMM'ye geldi ama başlangıçta yemin etmedi. AK Parti ile niyet beyanı belgesi imzalayıp, yemin ederken bile BDP'yi sürece katmaktan kaçındı. BDP, bir anlamda ilke siyasetini, Kürt siyasetine feda etti.
12 Haziran Seçimleri'nden bugüne, güç ürettiği Diyarbakır'a koşarken, BDP, Türkiye'ye entegre çözüm üretme ekseninden aynı hızla uzaklaştı. Aslında BDP'nin gerekçe gösterdiği KCK Davası, Kürt sorununun çözümünde kritik eşik. Eğer, silahlar susacak, düz ovada siyasetin önü açılacaksa KCK Davası da bir süre sonra tarihe karışacak. Ancak terör örgütünün gölgesindeki siyasetin Maksimalist talepleri makul çizgiye gelemediği, dağdan inişin yol haritası henüz netleşmediği için karşılıklı koz tutma yaklaşımı da devam ediyor.
***

Ve son noktada AK Parti... İktidar kanadı bir taşla üç kuş vurmayı başardı. 1- CHP'yi, Meclis zeminine çekti ve yeni anayasa çalışmalarına katılımını teyit etti. 2- Tutuklu vekiller sorununun aşılması için yasal açıdan bağlayıcı söz vermedi. 3- BDP'lilere barışçı çözümün Ankara'dan geçtiğini gösterdi

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA