Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Başbakan'ın başkanlığında ekonomi zirvesi ihtiyacı

Kabul. Terör ve dış siyasi gündem ülkeyi fena halde meşgul ediyor.
Her ikisi de tüm yakıcılığı ile yaşanıyor. Ülkenin doğusunda can pazarı kurulurken batısı cansız bedenler için ebedi istirahatgâha dönüşüyor. Kan döküldükçe çözüm umudu azalıyor. "Güven ve istikrar büyüsü" bozuluyor...
Ve böylesi güç bir ortamda ekonomi de özel ilgi bekliyor. Zira ekonomi, özünde "beklenti yönetimidir." Gelecekten emin olmaktır. Yatırım yaparken de borçlanırken yarından kaygı duymamaktır. Huzuru hissetmektir. Ve bilinen gerçek şudur ki bir iki risk ekonomik dengeyi bozamaz. Farklı alanlardaki riskler, ekonominin uzun vadeli görünümünü etkileyen risklerle bir araya geldiğinde dalgalanmaya sebebiyet verir...

***

Halen güncel tablo şu başlıkları içeriyor:
Şiddetini artıran terör.
Terörün Irak ve Suriye'deki dış ayaklarından beslenen iç güvenlik sorunları.
Bu tabloya eşlik eden Avrupa kaynaklı mali problemler.
İçeride mecburen uygulanan büyümeyi yavaşlatma stratejisi.
Cari açığı ve enflasyonu kontrol altına alma çabası.
Sıkı para politikası.
Ve en önemlisi kamu maliyesinin mesajları.
***

İşte bu son madde üzerinde özellikle durmak zorundayız. Yoğunlaşan iç ve dış risklere rağmen Türkiye ekonomisini dimdik ayakta tutan faktör "bütçe disipliniydi."
Meselenin bam teli de burasıydı!
Zira son 8 ayda mali disiplini doğrudan etkileyen, harcama tarafı ağır basan bir dizi karara tanık olduk.
Memur maaşlarındaki denge ayarlamasına ilave edilen
ve öngörüleri aşan zam, işçi emeklilerine 2013'ten itibaren ödenecek intibak farkları, enerji KİT'lerinin karşılıklı borç birikimi, bu yıl için düşünülenden fazla öğretmen kadrosu ihdası, cari askeri harcamalardaki artış vs...
Bu bilançoya, yerel seçimlerin 2013'te yapılması ihtimalini de katmak gerekiyor.
***

Oysa Türkiye, gelişmiş dünya ile arasındaki farkı kapatabilmek için tarihi bir fırsat yakaladı. Bunun için ekonomiyi yavaşlatma tedbirlerinin kademeli olarak gözden geçirilmesi, hatta kontrollü büyümeye geçişin altyapısının kurulması gerekli.
Burada Merkez Bankası'nın gösterge faizleri birkaç puan indirmesi beklenir. Ama banka yönetimi "aşırı ihtiyatı" elden bırakma niyetinde değil. Aynı anda "hem enflasyonu hem para musluklarını hem de faizi tutan" oldukça hassas ve güç bir politika takip ediyorlar. Hatta piyasanın iştahını bile kesiyorlar. Muhtemelen, küresel mali sistemdeki aşağı yönlü riskler ile içeride bütçe giderlerine ilişkin önlem ihtiyacı, Merkez Bankası'nı frenliyor...
İşte bu yüzden Başbakan Tayyip Erdoğan'ın, güvenlik eksenli öncelikli gündeme rağmen en geç eylül başında kapsamlı bir ekonomi zirvesi düzenlemesi kaçınılmaz. Mümkünse birkaç gün sürecek bilgilendirmelerle hesaplar yeniden ele alınmalı, yeni talimatlar da verilmeli. Böylesi bir inisiyatif ekonomi yönetimini motive ettiği kadar ilerisi için piyasalara moral aşılayacaktır.
Yakın zamanda Gelir Vergisi Yasa taslağını tartışmaya açmaya hazırlanan Maliye Bakanlığı ise bütçenin gelir kısmına odaklandığı kadar eşanlı olarak harcama azaltıcı ve verimliliği artırıcı tedbir paketine de odaklanmak durumundadır.
Netice olarak...
Ekonomi, liderin usta elinin değeceği "ince ayarı" beklemektedir.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA