Türkiye'nin en iyi haber sitesi
OKAN MÜDERRİSOĞLU

Ağustos böcekleri ve kuru gürültücüler

Bir süredir Ankara'ya yerleşen çalışma tarzını hatırlatarak yazıya başlayalım...
Ertelenmiş kararlar. Acele kararlardaki yanlışlar. Ve düzeltme çabası...
Yanlış kararı düzelttiğinizde aslında doğru karar almış olmuyorsunuz. Sadece "daha az yanlış" yapmış oluyorsunuz o kadar!
Biraz sonra detaylarını anlatacağım bu konu, olayın Ankara tarafı yani bürokrasiyle ilgili olanı...
Tabii olayın bir de İstanbul ve yurtdışı ayağı var. Orada daha çok "kaygı pompalama" mekanizması işletiliyor. Üstelik bu profesyoneller, ağırlıklı olarak Ankara dedikoduları üzerinden spekülasyon yapıyor!
Şimdi, ne demek istediğimizi biraz açalım.

***

2012 yılı, ekonominin kontrollü yavaşlatıldığı bir yıl oldu. Gerek küresel mali riskler gerekse cari açık nedeniyle... Ama bazı kurumlar ihtiyatlı duruşu abartırken bazıları da ihtiyatı ihmal etti. Yani kopuk kopuk seyreden ekonomi politikaları uygulandı.
Örneğin, Merkez Bankası para musluklarını kısarken piyasadaki canlanma arzusunu adeta tehdit unsuru gibi sundu.
Buna karşın bütçe performansı yıl içinde yeterince ciddiye alınmadı. Harcama artırıcı veya gelir azaltıcı kararlar alınırken "Bir dakika" diyen çıkmadı. Başbakan'ın istemediği söylendi ve üstüne yatıldı. Kritik kararları erteleyen bakan ve bürokratların Başbakan'ı mazeret olarak göstermesi ise bulaşıcı hastalık gibi yayıldı.
Oysa zamanında ve makul dayanakları ile bilgi sunulan Başbakan'ın radikal ekonomik kararlara onay verdiği o kadar çok örnek var ki... Yani, doğruları yapmayan
"Ağustos böcekleri", yanlışlara gerekçe üretir hale geldi. Bir defalık gelirlerle görünümü düzelen bütçenin sürdürülebilirliğine odaklanmak yerine yan gelirlere, özelleştirmeye, 2b arazilerine umut bağlayan, olmadı dolaylı vergilere yüklenen zihniyet hortladı. Üstelik bütün bunlar, yeniden yapılanma adı altında bürokratik sistemin altüst edildiği bir döneme denk geldi. Siz hem harcama taleplerine bütçe dengesi gözüyle bakmayacaksınız hem de sıkışınca ötelenmiş zamlar ve kısmi vergi artışları ile Başbakanlığa geleceksiniz. Sonra direkten dönünce kara kara düşüneceksiniz. Koca yaz boyunca kamu enerji şirketlerinin mali tablolarını iyileştirecek önlemler için Başbakan'ı ikna etmeyeceksiniz, tam ısınma sezonu başlarken "zamdan başka çare yok" diye siyaseten en zor aylarda önlem alınmasını önereceksiniz.
Demek istediğim şu...
2013'e girerken ılımlı mali tedbir alma ihtiyacı var. Ama bunların "yumurta kapıya gelme" prensibiyle pazarlanması rahatsız edici. Kaldı ki bakanlar arası iletişimsizlik de ekonomide ayar tutturulmasını güçleştiriyor. Başbakan'ın işini kolaylaştıran değil, önüne dosya yığan mantık işletiliyor.
***

Gelelim meselenin yurtdışıyla entegre çalışan İstanbul ayağına...
Ekonomide, riskler yok mu? Var.
Lakin bunların yönetilir ölçekte olduğu biline biline aksini savunmak, terör gündemiyle morali bozulan vatandaşları huzursuz etmek, sürekli seçim takviminden bahsederek belirsizlik havası yaymak kime ve neye hizmet ediyor? Bu senaryo ustalarının "kuru gürültüsü" yüzünden sanayide yatırım planları erteleniyor, satışlarda vadeler kısalıyor, millet kendi işi iyi gitmesine rağmen değişik hikâyeleri dinleyip frene basıyor!
Özetle...
İyimserliğin satın alındığı dönemden, karamsarlığa kulak kabartılan döneme geçiliyor! Bu oyunun bozulması için herkesin sağduyu davranması gerekiyor!

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
SON DAKİKA