Her toplum, dinamiğini dayandıracağı bir enerjiye ihtiyaç duyar. Eski Normal'in dinamikleri, zar zor üretebilen, kıt kanaat geçinen, AB kapısını, ticaret için de kariyer için de tek umut kapısı olarak gören anlayıştı.
Gümrük Birliği olsun, AB üyeliği olsun, hep aynı enerjiden besleniyordu; "Hayatta kalmak, kendine yeterlilik ve küresel kurallara uyum..."
Yeni Normal, farklı dinamiklerin bileşkesinde oluşuyor; "Üretim üssü, kurala uyandan ziyade kural koyan, tek yön AB şartından sıyrılıp civar coğrafyasında mal, hizmet ihracatçısı, enerji koridoru ülke..."
Bugünkü "Ticaretin Dünya Kupası"nı da sayarsak son 1 haftada 3 büyük uluslararası zirveyi ya düzenleyen veya ev sahipliği yapan, farklı bir Türkiye söz konusu.
Eski Normal'in sivil toplum kuruluşlarına (STK) bakıyoruz; TÜSİAD, İKV, YASED, TOBB ve hatta bunlara alternatif olarak kurulan MÜSİAD bugün hâlâ "gerekli" olabilir.
Ancak son küresel krizin ardından değişim hızı daha dramatik hale gelen dünya ekonomisinin yeni dinamikleri için "yeterli" olduklarını söylemek zor.
Yeni Normal, merkezinde Türkiye'nin oturduğu bir dünya haritası ve kavşak ülke olmanın "ekonomik fırsatlarını, jeo-politik kabiliyetlerini" sunuyor bize.
TUSKON, yeni nesil ekonomi STK'larımızdan biri. Yaptığı, yalnızca bilgi ve ilişki geliştirmenin ötesinde, "iş üretmek", bölgesel organizasyonları gerçekleştirmek ve kültürel diyasporamızı ekonomik faydaya dönüştürmek.
Bugünkü zirveyi bir de bu açıdan okuyun;
Türkiye'nin Yeni Normal'inde dinamiğimizin dayanağı yeni enerjileri göreceksiniz.
Temennim; Eski Normal'in ekonomi STK'larının da bu paradigma kaymasını fark edip Yeni Normal'in gereklerine doğru değişmeleridir.
